Üzerinde oturduğumuz kadim topraklar üzerinde binyıllar boyunca yerleşim olmasının ana sebeplerinden biri, yaşamın en önemli kaynaklarından biri olan “su”yun olması! Tarih boyunca İstanbul‘un dört bir yanında bulunan ve bu topraklarda yaşayan kültürler tarafından özel anlamlar yüklenen “kutsal sular” Ayazma ismiyle biliniyor.
İstanbul’un Kutsal Suları – Ayazma Kültürü
“Ayazma” yunanca bir kelimenin dilimize yerleşmiş şekli. Aslı “kutsal yer” anlamına gelen “Hagiasma” olarak biliniyor.
Ayazma kültü, Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebine inananların yeraltı sularının çıktığı çeşitli noktaları değişik aziz mitleri ile birleştirerek kutsallaştırmasından ortaya çıkmış.
İstanbul Ayazmaları
Yüzyıllar boyu Roma İmparatorluğu’nun başkentliğini yapan İstanbul‘da, bir kısmı halen ziyaret edilen, bir kısmı ise maalesef unutulup yok olmuş pek çok ayazmaya ev sahipliği yapıyor. Üstelik bu yerlerin bir kısmı kültürlerin uzun yıllar birlikte yaşayarak kaynaşması ile sadece Ortodokslar için değil, Müslüman halkın da rağbet ettiği ve başta şifa amacı ile sık sık ziyaret ettiği mekanlar olmuş.
Günümüzde Ayazmaların, İstanbul‘da son bulan Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) Ortodoks dinine mensup olmasından dolayı onlardan kaldığı düşünülse de, sulara kutsallık addedilmesinin çok daha eskilere yani Pagan dönemlere uzandığı tahmin ediliyor.
Yani konuya, İstanbul’un sularının her dönemde kutlu olduğu şeklinde bir anlam yüklenebiliyor.
Ayazmalar Neden Kutsal?
Ayazma inancı, Hıristiyanlıkta sadece Ortodoks Rum cemaatinde geçerli. Diğer mezheplerde ayazma kültürü bulunmuyor. Ancak Ermenilere ait olan Samatya‘da bulunan Surp Kevork (Sulu Manastır), Kumkapı‘da yer alan Surp Asdvadzadzin ve Balat‘taki Surp Hreşdağabet kiliseleri kafanızı karıştırmasın. Çünkü bu üç kilise de aslında Rumlara ait ve içerisinde onlardan kalma ayazmalar bulunmasına rağmen Osmanlı Devleti döneminde Ermenilere verilmiştir. Ermeniler de bu ayazmaları itina ile korumuşlardır.
Ayazma sularının kutsal olarak nitelendirilmesinin en önemli sebebi “Şifa“dır. Çünkü inanca göre Ayazma suları çeşitli hastalıklara iyi geliyor, şifa niyetine içiliyor ve ağrıyan yerelere sürülüyor. Ayrıca hasta olup buraya kadar gelemeyenler için şişelere doldurulup götürülüyor.
Roma döneminde bazı ayazmalar belirli hastalıklar için çok daha ön plana çıkmış. Balıklı Ayazması‘nın kalp hastalıkları ile diz ve bacak ağrılarına iyi geldiğine inanılırken, Kuruçeşme‘de bulunan Aya Dimitri Ayazması‘nın ise bebek emziren kadınların sütünü bollaştırdığına, felçli ve konuşamayan çocuklara iyi geldiğine inanılmış. Hasköy’deki Aya Paraskevi Ayazması göz hastalıkları ve sıtma hastalığına, Ayvansaray‘da bulunan Meryem Ana (Blaherna) Ayazması’nın havale, menenjit, ve kekemeliğe iyi geldiği dilden dile yayılmış.
Ayazma Ritüelleri
Roma ve Osmanlı döneminde bazı ayazmalar kiliseler içinde, yakınında bulunduğu gibi bazıları dış mekanlarda yer alıyormuş. İstanbul’da en az 150 ayazma olduğu biliniyor. Ancak günümüze bunların çok az bir kısmı ulaşabilmiş. Birçoğunun binalar altında kaldığını ve korunanların ise kiliselerde yer aldığını hatırlatmakta fayda var.
Örneğin Emirgan’da bulunan Aya Pandaleimon, Kasımpaşa’da yer alan Aya Nikola ve Langa’daki Aya Pareskevi ayazmaları, yol yapımları ve inşaat çalışmaları sırasında ortadan kaldırılmış. Bazıları da özel mülk arazileri içerisinde kalmış.
Ayazmalar aynı zamanda farklı geleneklerin ve ritüellerin gerçekleştiği yerler olmuş.
Şifa bulmak için Ayazmaya gelen kişiler eğer isteklerine kavuşurlarsa bir dahaki gelişlerinde orada bulunan kandiller için yağ, ayrıca yine kullanılmak için süpürge ve faraş gibi araçlar getiriyorlar. Bunun yanında küçük bebekler, maskotlar, dilekler için semboller ve anahtarlıklar gibi birçok eşya benzer amaç kullanılıyor.
Ayazmaların bir de kutsal isim günleri bulunuyor ve bu günlerde ziyaretçi sayıları daha da artıyor. Bazılarında duvarlara yazılar yazılmış, bazılarında hasta kişilerin kıyafetleri veya herhangi bir parçası burada yıkanmış ve şifa bulması için hastaya götürülmüş.
En Ünlüsü Balıklı Ayazması ve Hikayesi
Günümüzde yaşayan ayazmalar arasında Balıklı Ayazması’nın, en çok ilgi görenler arasında olduğu biliniyor.
Zeytinburnu ilçe sınırlarında yer alan Balıklı Kilisesi ve Ayazması, Ortodoks dünyası açısından da çok önemli bir nokta. Çünkü ruhani liderleri olan Fener Rum patrikleri, vefat ettikten sonra buraya defnediliyorlar.
Ayazmanın bilinen tarihi 5. yüzyıla uzanıyor. Dönemin imparatoru Leon tarafından inşa edilen ayazma, her ayazmada olduğu gibi bir de hikayeye sahip. Efsaneye göre; “Leon, yoksul bir gençken, kör ve yaşlı bir adam, ayazmanın şu anda bulunduğu yerde kendisinden yardım isteyerek hem gölgelik bir yere çekilmesini hem de bir parça su bulmasını rica ediyor. Bu sırada Leon, ilahi bir ses işitiyor. Ayazmanın bulunduğu yeri işâret eden ses ‘Buradaki çamurdan yaşlı adamın gözlerine sür. Sonra burada çıkan kaynaktaki su ile hem kendi yüzünü hem de onunkini yıka. O görecek, sen ise imparator olacaksın’ diyor. Leon, aynı şekilde denilenleri yapıyor ve yaşlı adam görmeye başlıyor. Bunun üzerine imparator olmak konusunda inancı pekişen Leon da, orduya yazılıyor. Sonrasında başarılar kazanıp imparatorluğa kadar yükseliyor. İmparator olduktan sonra da buraya Hz. Meryem adına, Balıklı Ayazması’nı yaptırıyor.
Balıklı Ayazması İstanbul’un mutlaka görülmesi gereken kadim noktalarında biri.