İstanbul’da gezilecek yerleri, her daim çok bilinen yerler arasında sıkıştırıp duruyoruz. Aslında İstanbul bu konuda adeta bir hazine gibi! Öylesine eserler ve sırlarla dolu ki! Bu eserlerden bildiklerimiz dışında, her köşede, her taşta bir iz ve bir hikaye bulunuyor. İstanbul’un en önemli eserlerinden Galata Kulesi‘nin bulunduğu sokaktan Beyoğlu Göz Hastanesi’nin olduğu sokağa doğru yol aldığınızda küçük bir cami göreceksiniz. Bereketzade Ali Efendi Cami. Peki kim bu Bereketzade Ali Efendi?
Bereketzade Ali Efendi Cami Sırlarla Dolu Gibi
Bereketzade Ali Efendi, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra yerleşimi çok olan Galata’ya vali olarak atadığı müezziniymiş.
Tam adı Bereketzade Hacı Ali Bin Hasan olan Ali Efendi, göreve geldikten kısa bir süre sonra Galata Kulesi yanına bir cami ile medrese ve çeşme yaptırmış.
İsmini taşıdığı Bereketzade mahallesinde bulunan şimdiki yapı, yeniden yapılmış ve aslına uygun kalınmasına çalışılmış bir benzeri.
Çeşitli nedenlerden dolayı atıl duruma düşen Bereketzade Ali efendi Camii, yaklaşık 50 seneye varan bir süre kullanılmamış.
Cami 1920-1948 yıllarında tarihi eser olarak İstanbul Anıtlar ve Müzeler Genel Direktörlüğü bünyesine alınmış ve ne oluyorsa da bundan sonra olmuş.
İbadete kapalı olan cami, restorasyon yapılması beklenirken, koruma kurulu kararına rağmen, dönemin belediyesince metruk bir yapı olarak değerlendirilip medreseyle birlikte yıkılmış.
İçinde bulunan mezar ve mezar taşları da yokedilmiş ve bir bölümü otopark haline getirilmiş. Nitekim 2007 yılında aslına uygun bir şekilde oldukça özenilerek tekrar yapılmış.
Bereketzade Ali Efendi Cami, İstanbul‘un önemli eserlerinden biri olmasının nedenlerinden biri, Fatih Sultan Mehmet‘in İstanbul’u fethinden sonra yapılan ilk camilerden birisi olması.
Hatta birçok kaynak, fetihten sonra yapılan ilk cami olduğunu yazıyor. 1453 yılında yapılan ilk mescid de burada yer almış.
Karaköy’e Uzanan Gizli Geçidin Sırrı
Bir diğer önemli husus ise Bereketzade Ali Efendi Cami‘nin üzerinde de yazılı bir şekilde belirtildiği gibi Karaköy‘e uzanan bir gizli geçide sahip olması.
Bu geçit, Galata Kulesi‘nden caminin minaresine, oradan da Karaköy’ün eski limanına iniyor. Sadece bir kişinin geçebileceği genişlikte olan bu geçit günümüzde de duruyor.
Zamanın birinde birçok kişiye yol olmuş, kapı olmuş bu geçidi ve İstanbul’un o tarihlerdeki görüntülerini şimdi hayal bile edemesek de, İstanbul’un sırlarla dolu sokaklarında her taşın altında bir iz duruyor. İstanbul’un sırları gizem dolu beklemeye devam ediyor.
Belki de yeri ve zamanı geldiğinde ortaya çıkmak için.