Cordoba Gezisi Rehberi yazmak için öyle birkaç kelime ve tek bir yazı ile olmuyor. Ben Cordoba hikayelerimi parçalara böldüm. Buradan Başlayalım..
“Merhaba CORDOBA, Bir Pazar Günü Sana Geldim!”
Madrid‘den başlayan Endülüs yolculuğumda, Toledo ara durağından sonra bu kez Endülüs’ün kokusunu sürekli almak için Cordoba’ya doğru yola çıktım.
Cordoba Gezisi Rehberi
Madrid’den sabah erken saatlerde bindiğim Renfe hızlı treni ile öğleye doğru Cordoba’da olmayı planladım. Renfe hızlı tren işletmeleri yine herhangi bir sürprize fırsat vermeden olağan programının dışına çıkmadan beni Puerta de Atocha‘dan Cordoba’ya ulaştırdı.
Endülüs programımda Madrid ve Toledo‘dan sonra Cordoba’dan başlayıp Granada ve Sevilla yer alıyor. Zamanlamama göre Malaga‘yı da görmek istiyorum. Ancak paylaşımlarından bildiğiniz gibi görmekten çok gidilen yeri yaşamak asıl amacım olduğundan, gittiğim yerlerde en az üç gün geçirmeyi tercih ediyorum. Cordoba’ya da bu fikrimden yola çıkarak üç gece kalmak için geldim.
Cordoba tren istasyonunda indikten sonra hemen tren garının dışına çıkarak kalacağım otelime doğru yürümeye başladım.
Yaptığım araştırmalarda eski kent merkezine ve tren garına yakın bir lokasyonda bulunan Riviera Hotel‘ini tercih ettiğimden, otelimin yürüme mesafesinde olduğunu biliyordum. Yön kavramımı doğru konumlandırmak için kapıya çıktığımda durup bir kaç dakika sağıma soluma baktıktan sonra yürümeye başladım.
Modern bir yapı olan tren garından çıktığımda, garın hemen yanında bulunan şehirler arası otobüs terminalini arkamda bırakarak şehir merkezine doğru adımlamaya devam ettim. Cordoba durağımdan sonra Granada‘ya otobüs ile devam edeceğimden, otele giderken nasıl geri döneceğimi unutmamaya çalışarak kendimce park, yol, bina işaretlemelerini aklımda bir yerlere yazdım.
Cordoba Gezisi için Önce Konaklama!
Kısa bir yürüyüş ile elimle koymuş gibi konaklama yapacağım Riviera Hotel’e ulaştım.
Rezervasyonumu booking.com üzerinden gerçekleştirdiğimden herhangi bir sorun yaşamadığımı düşünürken otelden odamı aldığım sırada ödemeyi ne zaman yapmam gerektiğini sorduğumda “farketmez, şimdi veya çıkarken ancak kredi kartı alamayacağız” uyarısı ile ödeme konusunda ki planım bozuldu. Nasıl gözden kaçırdığımı bilemiyorum ama booking.com üzerinden yaptığım rezervasyonda bu uyarıyı gördüğümü hatırlamıyordum.
Yine de böyle bir sorunu büyüterek gereksiz bir problem yaşamak istemediğimden kabul ederek odama yerleştim. Büyük sırt çantamı odada bırakarak teknik malzemelerle dolu küçük sırt çantamı alıp hemen Cordoba’yı kısa bir keşfe çıktım.
Madrid‘den sonra İspanya’nın biraz daha güneyine inmeniz ile birlikte, hava sıcaklığı oldukça kendini hissettirmeye başlıyor. Cordoba’da görmeyi istediğim çok fazla yer olduğundan ve bunları programladığımdan dolayı ilk gün biraz daha dinlenme durumunda geçecek. Malum Madrid beni fazlasıyla yordu. Gezilecek onca yeri ile geç saatlere hatta sabaha kadar süren hareketli yaşamı Madrid’de anlatılacak şeyleri toparlarken bir hayli yorucuydu.
Cordoba sokaklarına çıktığımda kendimi çok huzurlu hissettim. Büyük şehir kalabalıklığından uzak, keşmekeş bir yaşantısı olmadığını daha ilk dakikalarda gösteriyor Cordoba.
Sokakların bomboş olması bir an “üç dört gün ne yapacağım burada” diye düşünmeme yol açtı. Bir kahve almak için uğradığım ama sonrasında elimde harika bir dondurma ile çıktığım dükkanın Fransız sahibesinden aldığım bilgi ile, bugünün pazar olduğu ve sokakların bu nedenle boş olduğunu anımsatmasıyla bir rahatlama geldi!
Evet pazar ve öğle saatleri olması nedeniyle şehir ıssız ve terkedilmiş gibiydi. Cordoba bugün bana kaldı galiba!
Meydanlarına Aşık Oluyorum İspanya’nın – Plaza De Las Tendillas
Bu harika fırsatı değerlendirmek istedim.
Hangi fırsatı? diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Tabii ki boş sokaklarda fotoğraf çekebilmek fırsatını! Hem zamanımın hem de birbirinden harika mekanların fazlasıyla bulunduğu Cordoba’nın bana verdiği hoşgeldin hediyesiydi bu.
Dondurmamı alarak düz ve trafiğe kapalı sokağın açıldığı Plaza de Las Tendillas‘a geldim. Yine güzel, modern ve yeni şehir sayılabilecek Cordoba’nın bu kısmının buluşma noktası olan klasik bir meydan.
Meydanın ortasında, bir süs havuzundan çıkabilecek en güzel seslere sahip, kenarları yuvarlatılmış mermerden yapılmış, kat kat suların gezdiği bir havuz var. Bir de heykel tabii ki!.
İspanyol meydanlarının simgesi meydanların ortasında bu heykeller olsa gerek. Her meydanın bir sahibi var gibi. Meydanı bekliyor ve konuklarına görsel güzellikler sunuyor. Mermer taşların kenarına oturarak çevredeki binaların arkasından sıcaklığını yüklemeye devam eden güneşten korunan küçük bir gölgelikte dondurmamı kaşıklamaya devam ettim.
Hem havuzdan gelen suyun serinliği hem de dondurmanın harika lezzeti ile yol yorgunluğumu Tendillas meydanına bırakmış oldum.
Las Tendillas meydanı. Tarihi bir kentin modern bir yüzü burası. Burayı çok sevdim dostlar.
Madem günlerden pazar ve İspanyollar evden çıkmayı pek sevmiyorlar sokakların tadını çıkarmak için bundan iyi bir fırsat olamaz diyerek Plaza de Las Tendillas’dan geldiğim yönün aksinde yürümeye başladım. Sokakların benim olduğu bir gündü bu. Böyle yerlerde genelde sokakları boş yakalamak pek mümkün olmaz. Haydi bakalım Cordoba sokaklarıyla kavuşalım..
Las Tendillas meydanından çıktıktan hemen birkaç adım ötede aynı Toledo’da olduğu gibi zamanda bir boyut atladım tekrar. Mimari az önce gördüklerimle hiçbir benzerlik taşımıyordu. Beyaz evler, sarı pencereler, dar sokaklar, pencere ve balkonlardan sarkan harika çiçekler ve bir de küçük küçük meydanlar masalsı öyküler taşıyor gibiler.
Masalsı Cordoba Sokakları
Duvarlarına el sürüyorum daracık sokakların, bazen de yavaşlayarak neredeyse o duvarlara sürtünerek yürüyorum. Göremediklerimi hissetmek, yaşananları anımsayabilmek için.
Yere doğru bastığım yerlere bakıp, benden önce kaç milyon kişinin veya o kadar milyon adımı buraya bırakan aynı kişilerin kaç bin kez bu yollardan geçtiğini düşünüyorum. Alıp götürüyor anlayacağınız bu sokaklar beni Endülüs’ün gizemine doğru.
İşim ve hobilerim nedeniyle öyle çok yer gezdim dolaştım ama burada hissettiklerim gerçekten farklı şeyler. İşin sırrı hikayelerini bilmek sokakların, yaşamış insanların ve buradan gelip geçen her şeyin. Dökülen bir yaprağın, yaprağı döken rüzgarın, yaprağın döküldüğü ağacın öykülerine göz atmak.
Yavaşlamak gereken bir yer Endülüs’ün bu sokakları. Turist hızında hiçbir zaman göremeyeceğiniz şeyleri yavaşlığın gizeminde gözler önüne seren sihirli bir coğrafya burası. Sokakları çok güzel Cordoba’nın, hele ki bu kadar ıssızken!
Madrid’in kapalı havasına denk geldikten sonra hızlı trenle sanki şehirler değil, bir de mevsimler değişmiş gibi. Sıcak öylesine bastırıyor ki, dar sokaklardan araya girmeye çalışan güneşin vurduğu her yer adeta yanıyor.
Ama sokakların yarattığı serinlik, köşebaşlarında duran ve hala akmaya devam eden çeşmeler kolaylaştırıyor adımlamaları. Calle Moriscos, Santa Isabel, Isabel Loso ve Plaza Colon‘a giden çevresindeki sokaklar olağanüstü.
Cordoba’da Bir Eski Yahudi Mahallesi
Eski yerleşim merkezleri elbette bu kadarla sınırlı değil Cordoba’nın. Calle Juderia‘nında geçtiği Yahudi mahallesi yine tarihi merkezin çevresini öylesine güzel çevirmiş sokaklardan oluşuyor ki!
Bir zamanların dokusu, günümüze taşıdığı his ve duyguları bu sokaklarda muhafaza ediyor sanki. Buraya gelmeden önce ülkemizden çıkan Cordoba‘nın da içinde yer aldığı tur programlarını araştırdım. Biraz da işimden dolayı oldukça irdeledim. Turizm isimli koşturmacanın tam anlamıyla teğet geçtiği Cordoba’yı maalesef tur şirketleri ile gelenlerin hissedebilmesine pek bir olanak yok.
Eğer Endülüs’ü gezmek, anlamak, hssetmek istiyorsanız Endülüs şehirlerinde kalmalısınız. Hatta bir kaç gün, bir kaç gece konaklamalısınız. Yoksa geri döndüğünüzde “Cordoba’ya da gittik, pek de bir şey yok ama Barcelona mükemmeldi” deyip geçersiniz. Tabii ki ne aradığınızla ilgili bir durum bu. Ancak her zaman belirttiğim gibi bakmak ve görmek arasındaki ayrıma kendiniz karar vermelisiniz.
Cordoba’nın Şaheseri Kurtuba Camii
Cordoba denildiğinde akla ilk gelen yerlerden biri Kurtuba Camii. Yani İspanyolların verdikleri isimle Mezquita. Mezquita arapçadan İspanyol diline geçmiş bir kelime. Hatta İspanyolca’da mescit/cami anlamına geliyor.
Yani yüzyıllar önce bir katedrale çevrilmesine rağmen ismi cami olan ihtişamlı bir mabed. Mezquita katedrali’nin (Cami Katedrali) görkemli işçiliği günümüzde bile insanları etkilerken, bundan yüzlerce yıl öncesinde zamanın şartlarındaki etkisini düşünmek bile ürpertiyor insanı.
Zaten İspanya görkemli ibadethaneler, katedraller ile zamana farklı bir anlam katmış. Bundan önce Toledo’da anlattığım gibi burada Mezquita’nın mütevazı ihtişamı, diğer bir durakda bahsedeceğim Sevilla Katedrali, Granada katedrali ve elbette Elhamra Sarayı etkileyici olmalarının dışında çok fazla hatırlatıcı etkilere sahip. Anlamları görenler koyuveriyor hayallerinde ki yaşanmışlıklara.
Kiliselerin önünden geçiyorum. Hepsinde büyük bir kalabalık var, önlerinde el açmış dilenciler, kapılarında yardım toplayan kilise gönüllüleri. Pazar ayinin ortasından bakıyorum insanların umuda, inanca, saflığa uzanışına. Hem söyleyecek, hem de düşünecek çok şey var, yürümeye devam ediyorum.
Cordoba’ya 3 gece 4 gün ayırıyorum. Adım adım yürümek için bu kenti. Zihnimde akıp duran karışık görüntüleri toparlayacak, ara detaylar ekleyecek bir şeylere rastlayabilmek için.
Pazar günü uzun ve yorucu bir Madrid gününden sonra Cordoba dinginliğini yaşayabilmek için harika bir tesadüf oldu. Yürürken tekrar geri döndüğüm Las Tendillas’da, meydanın kenarına sıralanmış kafe ve restaurantlarda bir şeyler yemek ve içmek için güzel bir an şimdi.
Su sesi çarpıyor kulaklarıma, dinlenmeye çağırıyor adeta. Soğuk bir içecek ve tapas. Her zaman olduğu gibi Cordoba’yı da gezmiyorum, burayı yaşamak için buradayım.
Masamdan etrafa bakıyorum. Pazar günü sakinliği geceye çok fazla vurmuyor. Cordobalılar da akşam yemek ve bir şeyler içmek için dışarıdalar. Neşeli bir halk var dışarda. Belki de bana öyle geliyor diye düşündüğümde, dışarda olmanın neşesini görüyorum onlarda. Bu sayfalarda ve sosyal medya hesaplarım da hep demiyor muyum? “Dışarı çık!” diye.
Yavaş yavaş Cordoba’da ilk güne ve Pazar gecesine hoşçakal deme vakti galiba.
Cordoba’da hergün ve her gece dışarıda olacağım, yaşananlar da elbet yazılara dönüşecek. Cordoba’yı hissetmeye başlayanları beklerim. Cordoba bir pazar günü, Cordoba gezisi başlıyor!
Comments (2)
tarık
Elli yaşından sonra Endülüs’ü gezeyim diye tura katıldım. Cordoba’da programdaydı ama bir kaç saatte etrafı gezip yola devam ettik. Kurtuba camii dışında br de köprüyü gördüm. bahsettiğiniz yerlerden haberim bile yok. Sizinle gezmiş oldum.
Erkut ÖZEN
umarım değil elli 70-80 li yaşlardan sonra da yollarda olursunuz. Tur programları konusunda haklısınız. Kimi programlar maliyet ve ilgi çekici odaklı düşünülüp “çok yer görmek” odaklı hazırlanır. Gidilen yerde yaşama katılmak, onlardan olmak kesfet.tv olgusunda var. Her zaman gezmeye bekleriz. Teşekkürler.