Herkes soruyor; Nasıl geziyorsunuz? Bu kadar parayı nasıl buluyorsunuz? Seyahat edecek bunca zamanı nasıl yaratıyorsunuz? ya da kısaca ve sadece gezginler nasıl geziyor ?diye.
Sahi Bu Gezginler Nasıl Geziyor Hakikaten?
Bilinen yollardan bu cevapları vermeye çalışmayacağım. Çünkü “her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır” sözü sanki bu işe cevap vermek için söylenmiş gibi. Kimsenin şartları bir başkasına benzemediği için başta belirttiğim sorulara kesin cevaplar vermek akıntıya kürek çekmek gibi birşey.
Yani bu soruların cevaplarını aramak biraz klişeler doğrultusunda ilerlemek olur Bu nedenle ben de kendimden birşeyler karalamak istedim. Sahi ya bu gezginler nasul bu kadar fazla gezebiliyor?
Gezginler Nasıl Geziyor?: Bazı seyahatler iş nedeniyle yapılır
Seyahatler bazen iş için yapılır. kesfet.tv’yi sürekli takip eden dostlar bilirler. Çok ender bazı istisnalar hariç, özellikle iş için gittiğim yerleri yazıya döküp burada yayınlamamak gibi pis bir huyum var. Ne bileyim iş için gittiğimde genellikle kendimi oralarda hissettirecek ruh halinde olmuyorum, olamıyorum.
Evet uzun yıllardır turizmle ilgileniyorum. Turizmin bir köşesinden de olsa işin içinde olunca, seyahatler sizin hayatınızda olağan sayılan şeylerden biri halini alıyor. Ancak bu “iş seyyahı” içimde bulunan diğer seyyah ile karşı köşelerde duruyorlar. Birbirlerine hiç benzemiyorlar ve bu yüzden de iş nedeniyle gidilen yerler bu sayfalarda pek yer almıyor işte.
Tecrübeler turizmde yoğunlaşınca, dokunduğunuz birçok şey de yine bununla alakalı oluyor. Ben de aynı şekilde diyar diyar olmasa da iş yollarında oluyorum çok zaman. Kendime ait kurallarımla, paylaşımları kısarak, sosyal medya üzerinden yer bildirimlerini kapatarak ve fotoğraf gönderimini sınırlayarak olduğum yollar, vardığım yerler oluyor.
Ama bir yandan da seyahatte olmak durumu ile çok fazla kesişen bir şey olduğundan bu durum fazlasıyla zorluyor beni. Her zamanki bakışlarla görmek, gördüklerimi fotoğraflamak, onları ve yaşamları paylaşmak istiyorum. Yine de seyahatler bir “iş”e ait olunca bunu tam tadında yapamıyorum.
Zaman, Para, Bahaneler
Seyahat edenlerin bazı kişilerin ve (birçoğunu başkaları değil, kendileri böyle tanımlıyor) “gezgin” sıfatıyla tanımlanan bazı kişilerin dünyanın seçkin üniversitelerinde felsefe gibi derslerde anlatılacağını düşündükleri, ancak aslında birkaç güzel kelimenin yan yana gelmesinden başka bir gerçekliği olmayan cümlelerine birçok yerde rastlarsınız. “Bilmem kaç kere dünyayı gezdim”, “Beş parasız dünyayı dolaştım”,”Olağanüstü bir kariyer bıraktım” gibi süslü cümleler dolaşır başlıklarda, yazılarda. Birileri böyle diyorsa böyledir. Kimse yalan söyleyip aptalca hikayeler anlatacak değil ya!
Ben de, onlarca sebep ve açıklama yazılabilecek bu konuda ufak tefek düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
İşsiz Güçsüz, Parasız Seyahat Etmek!
İşsiz, güçsüz ve parasız seyahat gerçekten çok mu kolay? Hayır! Hiç kolay değil hatta çok zor ve imkansız gibi birşey!
İşsiz olduğunda nasıl seyahatte olduğunu bile mantıklı bir şekilde açıklayamıyorsun çoğu zaman. Haydi bir şeyler söyleyeyim, bir açıklama yapayım dediğinde, karşı tarafı ikna edici sözlerin onların o garip bakışları altında öyle cılız kalıyor ki sen de vazgeçip kabulleniyorsun neredeyse.
Aslında bakarsanız bu şekilde olduğunu belirterek seyahat ettiklerini anlatanların büyük bir kısmız işsiz güçsüz ve beş parasız olarak seyahat etmiyorlar. Sadece kavramlar bu noktada biraz karışıyor gibi. Çünkü işsiz olmak ile gelirinin olmaması durumu aynı şeyler değil! Çalışmadan da ciddi bir gelir elde eden kişiler var. Ancak “Oradan oraya geziyorum, çalışmıyorum, hayatın tadını çıkarıyorum” denildiğinde sanki işsiz olmak ile gelirinin olmaması aynı şeymiş gibi algılanıyor. İşte o zaman sorulan tek soru “Bu değirmenin suyu nereden geliyor” oluyor.
Dünyayı Gezmek Kolay da..
Çevremde hiçbir iş yapmayan, belki de hayatında çalışmamış ama dünyayı turlayan ve hatta oralarda yıllara varan uzun süreler geçiren arkadaşlarım var. Şimdi içinizden bu kişilerden bu kişilerden bahsederken “Vay be!” ünlemi geçtiğini biliyorum.
Ancak durum tam da bu değil. Çünkü bu bu bahsettiğim arkadaşımın İstanbul’da çok ünlü semtlerde bulunan üç tane dükkan kirası aldığını ve aldığı aylık miktarın birçok kişinin yıllık kazancının çok çok üzerinde olduğunu bildiğiniz de, o ünlemi “Ohoo öyle ben de gezerim!” anlamına çeviriyorsunuz.
Şimdi bu arkadaşıma düz bir bakışla bakalım; “İşsiz bir adam mı?” “Evet! Hiç bir işi yok, çalışmıyor”.
Ancak bu durum bahsettiğimiz konuyu gerçek bir şekilde anlatmış oluyor mu sizce? Yani “işsiz” olma durumunun “İşsiz güçsüz üç senedir geziyorum!” anlatımıyla bir bağlantısı var mı? Elbette hayır!
Yani “İşsizlik” ile “Geliri olmamak” durumunu asla birbirine karıştırmayalım. Böylece bir çok kişinin sorduğu “Bunlar nasıl geziyor?” sorusuna da sadece bir örnek üzerinden verilmiş mantıklı bir cevabımız olur.
Dünyayı Çalışarak Geziyorum
Bir de serbest çalışan olmak durumu var. Nerede olduğunuzun pek farketmediği bu durumda internet bağlantısı olan her yer sizin ofisiniz ve işyeriniz olabiliyor. Böylece gerçekleştirebildiğiniz bir çok işi kovalayabiliyor ve normal şekilde gelirinizi sağlayabiliyorsunuz. Hani çok trend ismiyle gerçek anlamda bir Freelancer olma durumu.
Yani çoğu zaman marjinal ve felsefi dokunuşların dışında ayrıca bir cool özelliği bulunan söylemin içerisinde ki “Ben kendimi ofis köşelerinde köreltmiyorum, sisteme karşıyım” falan gibi durumların da çoğu zaman tutar bir yanı yok.
Şu an da Çin’de 28 (2 yıl dört ay) aydır bulunan grafiker bir arkadaşım, yaklaşık olarak ikibin kilometre gibi bir rotayı gerçekleştiriyor ve bisiklet rotaları başta olmak üzere oldukça özgür bir rota izliyor. Ancak gittiği bu yolda bile hala sistemin adamı olmak zorunda. Akşamları iş yetiştirmek için deli gibi çalışıyor, bazı şehirlerde iş yetiştirmek için aylarca kalıyor. Ayrıca bir önemli problemi de internet! Bağlantı olmayan yerlerde bulunmadan önce, ben dahil işlerine yardımcı olabilecek bir kaç kişinin önemli desteğini alıyor.
Sisteme karşı olmak durumu, içinde bulunduğumuz, seçmediğimiz ve oluşturmadığımız yaşam akışında bazen sadece “yaşamak” kavramına kadar düşen bir çarkı tıkayabiliyor. Aslında kimse sistemin çok da dışına çıkamıyor. Sadece sistemin halkalarına kendi seçtikleri standartlarda katılarak hayatlarına devam edebiliyorlar. İşte bir kısım da böyle geziyor.
Herşeyi Bırakıp İşsiz Gezenler?
En zor olanı ise işsiz ve gelirinin olmaması ve birtakım sorumluluklarının devam etmesi hali. Ben de son dönemde işsiz ve geliri olmayan dönemler geçirdim. Bu kısmı yaşayanlar bilir.(bazen çok zor ve yıpratıcı olabiliyor.)
Ben de, içinde “seyahat” olan ve yıllar öncesinden beri yaptığım bazı işlere, yaşam çorbasına tuz, biber katmak için devam ettim o dönemde. Ancak kendime özgü bir takım prensipler nedeniyle bu seyahatleri gezi blogları paylaşımlarına almadım. Neden bilmiyorum! Savunduğum bazı değerleri incitmesinden korkuyorum belki de.
İşte böyle anlarda “turizm” işinin yaşam sezonuna final yaptığı periyotlarda, bir kısım rotalar ve yolculuklar planlayıp yollara düşüyorum. Maddi imkanları tabii ki gözeterek ve standartlarıma bağlayıcı kılarak.
Bir de işi ve geliri olup da bolca gezenler var. Onları çok açıklamaya gerek yok sanırım! Sadece iyi yolculuklar dileyelim.
Benim bildiklerim bunlar.. Ya siz nasıl geziyorsunuz?