İzmir‘i sevmek için öyle çok sebep var ki.. Konak, bunlardan biri mesela. Konak gezi rehberi de bunun için size kısa bir rehber olacak.
Konak sahilinde gezerken gökyüzündeki güneşin yakıcılığını deniz tarafından gelen esinti alır, götürür. Bir yandan da denize bakıp, hemen karşıdan gelen vapurda olmayı hayal etmeye başladıysanız, İzmir’i de sevmeye başlamışsınız demektir.
İzmir’in En Güzel Yeri Konak Gezi Rehberi
Öyleyse şimdi denize arkanızı dönüp, bulunduğunuz yerden çevrede yer alan bir kuleyi görmeye çalışın.
Muhtemelen Raymond Charles Pere de bunu yapmış. Ancak o buralara bakarken, dünyanın en ünlü saat kuleleri arasında yer alan İzmir Saat Kulesi burada yokmuş.
İzmir Saat Kulesi
Çünkü Fransız bir mimar ve tasarımcı olan R.C. Pere, 1900‘lü yılların hemen başında buralara bakarken, bu eseri ortaya çıkarmakla ilgili hayallerini kuruyormuş.
R.C. Pere öylesine görkemli bir eser ortaya çıkarmışki, dönemin Konak meydanında yirmi beş metrelik bir saat kulesi yapımına başlanması ile birlikte hayli söylenti ve hikayelere de neden olmuş.
İzmir’e gelen birçok kişinin yaptığı gibi İzmir Konak Gezisi, genellikle İzmir Saat Kulesi’nde başlar. Bu saat kulesinin tamamlandığı ve açılışının yapıldığı günkü kalabalığı ve heyecanı hayal edip Konak gezisine başlamak adeta bir ritüel.
Saat kulesinden bir kaç adım sonra, yıllardır unuttuğunuz bir duyguyu hatırlamak için daha eski bir merkeze ya da İzmir’in tarihi ticaretinin halen devam ettiği Kemeraltı Çarşısı’na varıyorsunuz.
Kemeraltı Çarşısı
Kendine özgü bir tarz ile konumlanmış olan Kemeraltı Çarşısı, modern alışveriş merkezlerinin hayatımızı ele geçirmesiyle birlikte yitirdiğimiz sokakta olmak, esnafla konuşmak, pazarlık yapmak, ürünleri tatmak gibi saklı keyifleri birdenbire ortaya seriveriyor. Belki de bu yüzden Konak hala İzmir’in en güzel yerlerini barındırıyor.
Yüzyıllar önce denizin doldurulması ile oluşturulmuş yerlerin üzerine konuşlanan bu ticaret alanının, ipek yolunda Venedik ve Ceneviz gemilerine bağlantı noktasını oluşturduğu biliniyor. Ancak galiba bugün için her şeyden önemlisi, buradaki yaşamın hala eski tatlardan esintiler taşıması!
Elbette ciddi şekilde kimliğini kaybettiğini ve dokusunun bozulduğunu görebiliyorsunuz. Ancak günümüzde İstanbul’un ünlü Mısır Çarşısı‘nın ve Kapalıçarşı’nın bile -üstelik mimari avantajlarına rağmen- bu özelliklerini bu kadar bile koruduğunu söylemek oldukça zor.
Konak Kemeraltı Çarşısı’nda, modern yaşamın getirdiği ürünleri sunan dükkanların yanı sıra birçok yeme içme noktası olmasına karşın, et üzerine istediğiniz her şeyi sipariş edebileceğiniz sokak kasapları, sakatatçıları, balıkçıları, tarihi turşucusu ve el sanatları üreten esnafı görmek bir hoş ediyor insanı.
Çarşı içerisinde ve çevresinde bir zamanlar sayıları yüze yaklaşan hanlardan birkaç tanesi kısmen de olsa hala ayakta.
Sokakların arasında epeyce gezdikten sonra soluklanmak için bunlardan biri olan Kızlarağası Hanı’na, Cuha Bedesteni kapısından girip, bir Han Kahvesi’ne oturup damla sakızlı bir Türk kahvesi ve buz gibi bir su söyleyin kendinize.
Kahvenizi yudumlarken de, çevrenin verdiği muazzam keyfi hissetmeye çalışın. İzmir’in tarihinin yaşandığı bu bölge öylesine etkileyici detaylara sahip ki!
Kısacık bir Konak ve Kemeraltı Çarşısı turu esnasında bu kadar yanıbaşımızda duran bir kentin, nasıl da bu kadar uzaklarda olma hissi verdiğini anlamak gerçekten çok zor.
Oysa ki İzmir’i hep kendimizden bilmez miyiz!
Sakızlı Türk kahvesi kokusu ile, onca kalabalığa rağmen el ve lezzet ustalığı olan kahvelerin, neden “40 yıllık hatır” içeren bir söze konu olduğunu çok daha iyi anlıyorsunuz burada.
Eski Şehir İçinde En eski Şehir Agora
Ya çarşının ya İzmir’in ya da Cenevizli geçmişin verdiği samimiyetten olsa gerek, hancıyla el sıkışıp ayrılınıyor burada.
Kahvenizi içtiyseniz yürüyerek Agora kalıntılarına doğru devam edin. Önce Havra Sokağı ve aynı yönde devam ederek yolun karşısına geçer geçmez, kazı çalışmalarının kısmen devam ettiği İzmir’in en eski yerleşim birimlerinden Agora!
Konuya biraz merakınız varsa arkeolojik açıdan burayı gördüğünüzde üzülebiliyorsunuz. Koruma konusunda geç kaldığımızı bile bile bir şeyler kurtarmak için çalışılmasını görmek, ne kadar takdire değer bir mutluluk ise, bu güne kadar kaybettiklerimiz için, neden? diye sormamak da o kadar suçluluk ve kırgınlık hissettiriyor bu kazı alanında.
Bu tarihi kazıların çevresindeki gerçekten “çirkin” yapılar, kalıntıların fotoğraflarını bile çekmenize engel olsalar da, İzmir yine de bu kalıntıları adeta uluorta sergileyerek onları ilk defa görenleri çok şaşırtıyor!
Tarihi milattan önce 4. yüzyıla dayanan bu Agora’nın günümüze kadar ulaşan kalıntılarının, milattan sonra 178 yılında yaşanan depremden sonra İmparator Marcus Aurelius tarafından yeniden inşa ettirilen kısımlar olduğu biliniyor.
Etraf tertemiz ve ziyaretçisi eksik olmayan bir alan olması dolayısıyla da Arkeolojik bir teselli bulduğumuzu belirtelim.
Konak, Saat Kulesi, Kemeraltı ve Agora!.
İzmir ve tabii ki İzmir güzeli Konak, ne yapsak, nerelere gitsek ? diye planlamak için çok vakit harcamayacağınız, kendinizi kentte kaybolmak için programlayıp, saat kulesinden sonra sokaklara vuracağınız ve müthiş kaçamaklar yapacağınız bir şehir.
Üstelik zamanın geçmesini biraz daha bekleyin. Çünkü daha akşamı, yemeği, gecesi ve bir dolu da eğlencesi var!
Yani başta da dediğimiz gibi İzmir’i görmek için öyle çok sebep var ki.. İyisi mi, en azından bir hafta sonu tatili için kısa bir vakit ayırıp kaçın gidin İzmir’e. Şehri terketmeden içinde bulunduğumuz zamanları terkedin ve kaybolun İzmir’de..
Hem Konak hem de İzmir, içinizdeki bir boşluğu kapasın..
Hani şarkıda söylendiği gibi ;
Her boşluğum bu şehir ,
Karanlıklarda İzmir ,
Her gece aklımda bu şehir ,
Ne sana Ne bana İzmir..
Şehrimi, aşık olduğum İzmir’i okumak garip oldu. Özledim çok.