Konya, Her sene aralık ayında Şeb-i Arus nedeniyle akıllara daha fazla gelmeye başlıyor. Ancak bu dönem, Konya’yı dilediğince gezip görmek için aslında en uygun olmayan dönemlerden biri! Konya gezi rehberi ile nefis bir Konya gezisi için hazır olun!
Her şeyden önce bu tarihlerde Konya çok kalabalık ve Konyalıdan çok turistin olduğu bu günlerde Konya gibi bir şehre içiniz de pek ısınmıyor doğrusu. Eğer Şeb-i Arus nedeniyle aralık ayında Konya’ya gitmeniz gerekiyorsa, keyifli bir gezi için bir başka tarihte mutlaka tekrar gidin.
Konya Gezi Rehberi
Zaten adam akıllı bir Konya gezisi bir kaç günde bitmiyor. Bu nedenle zamana ihtiyacınız var. İnanın bana Konya’yı gezmek için çok sebep var. Konya’da gezilecek yerler sadece bugüne kadar ismini duyduğunuz kadar az değil!
Selçuklu ile Dopdolu Bir Konya
Neredeyse bütün Anadolu şehirlerimiz gibi Konya da, seyahat planlarında ya yukarıda bahsettiğimiz gibi özel günleri nedeniyle belirli dönemlerde yer alabiliyor ya da o planlara eklense bile öncelikleri konusunda bir türlü öne çıkamıyor.
Konya’ya defalarca gidenler arasında yer almamıza rağmen, bu defa her gidişimizden farklı bir şekilde, Konya’yı gezip görmek için, yani aslında bu defa sadece Konya için -ve hava şartları göz önüne alınırsa- en zor dönemlerinden birinde tam da bahsettiğimiz Aralık ayının ilk haftasında geldik Konya’ya.
Bu konuda şanslıyız diyebiliriz. Çünkü hava soğuk olmasına rağmen ne yağış var ne de güneş kendini sakındı hafta sonu boyunca. Sadece bu mevsimde bölgenin mevsimsel şartları vardı. Bu nedenle her şey güzeldi ve biz de hafta sonuna sığdırılmış nefis bir Konya gezisi yaptık. Siz bir Konya gezisi için bahar aylarını tercih ederseniz çok daha keyifli olacağına eminiz.
Konya‘nın, Türkiye’nin yüzölçümü bakımından en büyük ili olduğunu söylememize gerek yok tur herhalde! (İçerisinden 1989 yılında Karaman‘ın ayrılmasına rağmen, hala yüzölçümü en büyük il ünvanını koruyor).
İşte yüzölçümü en büyük olan bu ilimizin nüfusça en büyük belediyesi olan Selçuklu Belediyesi’nin (Büyüklüğe şöyle bir nüfus bilgisi ekleyelim; Selçuklu Belediyesi sınırlarında yaşayan nüfus, tam 49 ilden fazla) gerçekleştirdiği bir organizasyonla yeniden Konya‘yı görme fırsatım oldu.
İyi ki de böyle bir fırsat yakalamışız. Konya nasıl değişmiş ve bildiklerimizin yanına öyle şeyler koymuş ki, bir çoğu bizi sanki bir sürprizmiş gibi oldukça keyiflendirdi!
Konya’ya daha önce hiçbir zaman bu gözle bakmamıştık. Anadolu’nun en farklı tarihine sahip olmasa da, o tarihin özelliklerini barındırmayı başarmış ve ilgisini ona vermiş olağanüstü detaylar saklayan bir kent Konya.
Türkiye’nin birçok yerinde görebileceğiniz Osmanlı eserlerinden farklı olarak, Konya aynı zamanda Selçukluların bu coğrafyada yaşadıklarını ve ne büyük bir medeniyet kurduklarını üzerine basa basa bir daha hatırlatıyor.
Üstelik bu koca imparatorluğun başkentliğini de yapmış olan Konya, tarihine olan borcunu da adeta şimdi sahiplendiği Selçuklu eserlerine olan katkısıyla da ödüyor gibi.
Konya’da Gezilecek Yerler
Konya’da gezilecek yerler zaten belli diyeceksiniz. Evet bir kısmı belki öyle. Ancak hem onların yanına bazı yeni yerler eklenmiş, hem de Konya’ya gidildiğinde gezip görmeniz gereken yerler nefis bir şekilde düzenlenmiş, bakıma alınmış ve Anadolu’da modern bir kent doğmuş.
Dilerseniz genel olarak ilk defa Konya’ya giden birinin gezip görmesi gereken yerleri hem bir daha hatırlatalım, hem de yeni bir şeyler varsa onları da eklemiş olalım.
Konya Mevlana Müzesi ve Türbesi
Bugün Afganistan sınırları içinde bulunan Horasan ülkesinin Belh şehrinde dünyaya gelen ve Konya’ya ailesiyle birlikte yerleştikten sonra hayatını “Hamdım, piştim, yandım” şeklinde özetleyen Hazreti Mevlana‘nın 17 Aralık 1273 yılında vefat ettikten sonra defnedildiği ve yakınları ile mevlevi dervişlerinin de bir kısmının ebedi uykularında olduğu Türkiye’nin en çok ziyaretçi alan müzelerinden biri burası.
1926 yılından beri müze olarak faaliyet gösteren dergah yapısı, hem konumu hem de içerdiği anlam nedeniyle oldukça ilgi çekici bir yer.
Birçok Osmanlı Sultanı, döneminde ayrı bir saygı gören Mevlevihane‘ye önemli eserler kazandırmış ve yapının gelişimi ile bakımı için katkılarda bulunmuş.
Her ne kadar babasının mezarı için bile türbe yapma teklifi geldiğinde “Gök kubbeden daha görkemlisini yapamayacağınıza göre zahmet etmeyin” demiş olsa da, Hazreti Mevlana’nın ölümünden sonra bir türbe inşa edilmiş.
Yeşil kubbesi, çevresindeki eserler ve dergahın diğer bölümleri ile oldukça etkileyici olan yapı, Konya‘daki en önemli ziyaret noktası olma özelliğini yıllardır koruyor.
Konya‘yı ziyaret eden hemen herkesin uğradığı ilk yerlerden biri olan Konya Mevlana Müzesi ve Türbesi hiç şüphesiz insanı etkiliyor.
Konya Karatay Medresesi
Konya‘yı gezerken diğer Anadolu kentlerinden farklı şeyler görüp daha farklı şeyler hissedeceksiniz demiştik ya. İşte o farklı hissettiren yerlerden biri de Konya‘da bulunan medreseler.
Bunların en önemlileri arasında yer alan Karatay Medresesi, bölgenin ünlü Sille taşı kullanılarak “kapalı tip” denilen usulle yapılmış.
İçeriye girdiğimizde bizi en çok üzen şey, medresenin içini kaplayan olağanüstü çinilerin, medresenin kaderine terk edildiği dönemlerde kaçakçılar tarafından sökülüp ülkeden kaçırılması oldu.
Efsanevi olarak tanımlanan ve ismi anılan tek Selçuklu Sarayı kalıntıları olan Kubadabad Sarayı‘na ait, kazılarda bulunan çinilerin de sergilendiği bir çini müzesi olarak kullanılan Karatay Medresesi‘nde, eğitimin sürdüğü dönemlere ait detayları görmek ve hikayelerini dinlemek gerçekten nefis.
1251 yılında yapıldığı bilinen bir yapının içerisinde dolaşmak, emin olun sizi de bizim gibi her zaman etkilemeye devam edecek.
Medrese’yi, II. İzzettin Keykavus döneminde emirlik yapan Emir Celaleddin Karatay yaptırdığından Karatay Medresesi ismi verilmiş.
Şems-i Tebrizi Camii
Konya denildiğinde akıllara ilk gelen nasıl Hazreti Mevlana oluyorsa, Mevlana denildiğinde de akla ilk gelen Şems-i Tebrizi oluyor.
Hazreti Mevlana’nın hayatında çok önemli bir yer oynayan Şems-i Tebrizi’nin hakkında bir dolu “son” hikayesi anlatılsa da, gerçeği bilmemek sanki tercih edilen yolmuş hissi veriyor bu topraklarda.
Kim hangi hikayeye inanırsa inansın, bu kentin sokaklarından yürüdüğünüzde bu şahsiyetlerin de buralarda yaşadığını bilmek pek keyifli bir hal veriyor insana.
Şems-i Tebrizi Camii 13.yüzyılda yapılmış oldukça eski bir eser. Mimarı, birçok eserde olduğu gibi bilinmiyor.
Şems-i Tebrizi’nin olduğu iddia edilen sanduka da burada bulunuyor ve türbesi olarak anılıyor. Ancak Niğde’de ve Pakistan’ın Hoy kentinde de, Şems-i Tebrizi’ye ait olduğu belirtilen türbe ve makamlar bulunduğu biliniyor.
Yıllar önce Şems parkında bulunan bu caminin çevresi ziyarete pek de uygun bir yer değildi. Şimdi yapılan düzenleme ile şehrin cazibe noktalarından biri haline gelmiş.
Akustiği Şaşırtan İplikçi Camii Şadırvanı
Dünyanın çeşitli yerlerinde bazı cazibe noktaları vardır ve bunlar milyonlarca ziyaretçiyi kendisine çeker. İşte Konya’da sadece bunu görmek için bile bizi binlerce kilometre yol yaptırabilecek bir detay öğrendik.
Merkezde bulunan İplikçi Camii‘nin şadırvanında akustik öylesine harika planlanmış ki, şaşırıp kalmamak elde değil!
Şadırvanın çevresindeki karşılıklı sütunlardan birinde durup sırtınızı sütuna yaslayın. Hemen tam karşısında bulunan sütuna da bir başkası geçsin ve konuşmaya başlayın.
Evet! işte biz de hayretler içerisinde kalarak ilk o tepkiyi verdik! Bu harika ve tarifi, anlatılması gerçekten çok güç bir deneyim. Karşıdaki ses öyle olağanüstü bir şekilde size geliyor ki, sesin tokluğu, netliği ve tonunu sanki bir kaç ses mikserinden geçirmişsiniz hissi bırakıyor.
1201 yılında yapılmış bir camii olan İplikçi Camii her ne kadar bu olağanüstü etkileyici şadırvanın gölgesinde kalıyor gibi görünse de, ilgi çekici bir nokta olarak Konya‘da görülmesi gereken en önemli yerlerden biri.
Sille Köyü ve Sille Kültür Vadisi
İşte daha önceden gitmediğim ve gördüğümde gerçek anlamda bayıldığım bir yer. Konya‘nın tarihine sahip çıkmasının en güzel örneklerinden biri Sille.
Efes‘ten doğuya giden antik kral yolu, Roma ve Doğu Roma döneminde Kudüs yolu, baharat ve ipek yolları hep Sille‘den geçmiş.
Sille, dönemin en önemli merkezlerinden biri olmuş. Daha sonra mübadele öncesi Karamanlı ortodoksların yerleştiği Sille, mübadeleden sonra ise en kötü dönemlerini yaşamaya başlamış.
Sille’yi Konya‘daki birkaç yer gibi ayrıca anlatmak gerek. Fakat Avrupa’daki örneklerini gördüğümüz onbinlerce ziyaretçi çeken eski kentlerin potansiyeli olduğunu özellikle belirtmeden geçemedik.
Selçuklu Belediyesi’nin Sille için gösterdiği özveri muhteşem! Tebrikler.
Konya‘ya geldiğinizde mutlaka Selçuklu’dan 7 kilometre uzaklıktaki Sille’ye uğrayın. Trafiğe kapalı caddesinde yürüyün, birbirinden şirin kafelerinde soluklanıp “suyun” yanında olduğunuzu hissedin.
Sille’nin potansiyelini siz de hissedeceksiniz. Aya Elenia Kilisesi Müzesi, Sille Kültür Evi, Sille Mağaraları ve Zaman Müzesi görülecek yerler arasında.
Konya Gezisi: Tropikal Kelebek Bahçesi
İşte Konya‘da sizi şaşırtacak bir başka yer. Avrupa’nın en büyük tropikal kelebek bahçesi nefis bir mimariyle Konya‘da ziyaretçilerini ağırlıyor.
Konya Tropikal Kelebek Bahçesi‘nden detaylı bir şekilde burada bahsediyoruz. Bu nefis yeri önce yazıyı okuyup sonrasında mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Konya hakkında yazılacak çizilecek şeyler aynen Konya‘nın gezilecek yerleri gibi çok fazla.
Son olarak eklemek istediğimiz tavsiyemiz ise; Konya‘yı gezmek için, bizim yaptığım gibi 2 gün 1 gece konaklamalı gitmeyin! En az iki-üç gece Konya konaklamanızı ayarlayın. Yoksa bizim gibi aklınız kalacak.