Paris, sembol eserlerin bütün ihtişamıyla yükseldiği ve bu simgelerin hikayeleriyle ismine anlam katan bir şehir. Ancak Paris’in tarihi ile hiçbir yapı Notre Dame Katedrali kadar özdeşleşmemiştir.
Notre Dame Katedrali
Notre Dame Katedrali öyle bir yerde ki, işte o yer aynı zamanda Paris’in de tarihi. Fransa’nın ikon başkenti Paris‘in ilk kurulduğu yer olan, Seinne nehri üzerindeki küçük İle de la Cite adasının en görkemli yapısı, devasa uçan payandaları ile bir gemi gibi duran Notre-Dame Katedrali’dir!
Milattan önce 52 yılında buraya gelen Ceasar‘ın karşılaştığı bu köy, şimdi modern dünyanın en merkezi noktalarından biri konumunda.
Notre Dame Katedrali, 1160 yılında Sully Piskoposu’nun kehanetleri üzerine; 1163 yılında eski Roma Jüpiter Tapınağı’nın bulunduğu noktada başlamış, yaklaşık 170 yıl boyunca gotik mimarlarla Ortaçağ inşaat ustalarını meşgul etmiş ve 1334 ile 1345 yılları arasında tamamlanmış.
Notre Dame Katedrali’nin En Parlak ve Sönük Dönemleri
En parlak dönemlerini de faaliyete geçtikten sonra 13 ve 14. yüzyıllarda yaşayan katedralin papaz okullarından tam altı papa çıkması, burayı dinsel bir güç merkezi haline getirmiş. Ancak aynı Rheims ve St.Denis gibi papalık karşısında siyasi olarak üstünlüğünü yitirince gözden düşmeye başlamış.
Fransız devrimi sırasında katedralin ön cephesinde bulunan Eski Ahit Kralları’nın tasvir edildiği frizlere, bunları Fransız krallarına benzeten halk tarafından büyük hasarlar verilmiş. Aynı akibete katedralin iç mekanları da uğramış ve katedral yıkık dökük bir hale gelmiş.
1804 yılında Napoleon’un burada taç giymesi, katedrali eskiye göre daha prestijli bir hale getirse de, bu taç giyme töreni sırasında her yerin yıkık dökük olması nedeniyle duvarların perdeler ile kaplandığı kayıt altına alınmış.
Victor Hugo Notre Dame Katedrali’nin Kaderini Değiştiriyor
Notre Dame Katedrali’nin çok kötü bir durumda olması ve sürekli olarak yenilenen Paris kentinin görüntüsünü ve dokusunu bozması dolayısıyla şehir planlamacıları arasında Notre Dame Katedrali’nin yıkılması tartışılmaya başlanmış.
Bu fikre karşı olan kitleyle birlikte hareket eden ünlü yazar Victor Hugo, halkın ilgisini buraya çekmek için bir roman yazmaya başlamış. Yaklaşık altı ayda tamamlanan ve 1831 yılında yayınlanan roman büyük ses getirmiş ve Notre Dame Katedrali yeniden gözde bir nokta olarak restorasyon sürecine alınmış.
Notre Dame de Paris ya da Notre Dame’ın Kamburu
Victor Hugo’nun romanı öyle benimsenen kahramanlar ile dolu ki, orijinal ismi Notre Dame de Paris olan roman Türkiye’de de olduğu gibi birçok ülkede, Notre Dame’ın Kamburu, Quasimodo gibi isimlerle de tanınmaya başlanmış. Esmeralda ismi yaygın olarak kullanılmaya başlar.
Notre Dame Katedrali’nin Özellikleri
Meryem Ana’ya ithaf edilerek (Bizim Leydimiz/ Hanımefendimiz) anlamına gelen isimlendirmesiyle simgeleşen Notre Dame, Roma katolik kilisesine bağlı ve Paris Başpiskoposluğu’na ev sahipliği yapan bir katedral.
Parlak kırmızı ve mavilerle bezli bir madalyonla tasvir edilmiş Bakire Meryem simgeli, gotik mimarinin en önemli işaretlerinden Batı Gül Penceresi, Meryem Ana Taç kapısı, ünlü Emmanuel Çanı’na ev sahipliği yapan Güney Kulesi, Violet le Duc tarafından tasarlanan 90 metre yüksekliğindeki kule külahı, önemli eserler barındıran hazine dairesi, Yahudi kralları simgeleyen Kralların galerisi ve kuleler arasında gizlenen ürkütücü Galeries de Chimeres heykelleri yapının en önemli sembolleri olarak gösteriliyor.
İç mekanın görkemi ve ihtişamı ile karışan ürperti de gotik mimarinin en önemli özellikleri arasında yer alıyor.
Koro mahallinde bulunan oymalar, 13 metrelik çapındaki Kuzey ve Güney Gül pencereleri yine ilgi çekici noktalar arasında bulunuyor.
Devrimden sonra yağmalanan ve bir süre şarap mahzeni olarak da kullanılan katedral’in Napoleon tarafından ibadete açılması, birçok eserin yeninden yerlerine konmasına veya orijinaline sadık kalınarak yeniden yapılmasına neden olmuş.
2109 yılında geçirdiği büyük yangından sonra da, bugüne kadar taşıdığı çekiciliğinin yeniden eski haline gelmesinin uzun bir süre alması olağan görünüyor.
Paris turları sırasında uğranılan veya kenti ziyaret eden birçok turistin bireysel uğrak noktası olan Notre Dame Katedrali, günümüzde hala Victor Hugo’nun yazdığı romanın etkisiyle gözde olmayı sürdürüyor.
Belki de dünya klasikleri arasında yer alan bu eser, yine katedralin onarılmasına katkı yapacak sebepler arasında bulunacak.