Eğer gezilecek yerler içerisinde bir “göl” bulunuyorsa, genelde gezmek için oraya gelen hiç kimse bir hayal kırıklığı yaşamıyor! Hele ki burası Türkiye’nin, konumu dolayısıyla da geçmişten bu yana popüler olan Sapanca Gölü gibi bir yer ise, zaten söylenecek başka bir söz kalmıyor.
Sapanca Gölü hala bildiğiniz gibi..
Sapanca Gölü Bir Efsane!
Bu nefis göl olmasa Sapanca yine böyle popüler bir yer olur muydu bilemiyorum ama bugün göl ve çevresini kaplayan ormanlar, İstanbul’un hemen yanıbaşında bulunması ve hala(!) “bildiğimiz gibi” durmasıyla gerçekten büyük bir şans.
Sapanca Gölü’nü herkesin duyduğunu/bildiğini kabul etsek bile, İstanbul’a yakın gezilecek yerler arasında bulunan bu nefis göl hakkında yazılacak ve kimileri tarafından hala bilinmeyen bir şeyler olduğunu düşünerek, Sapanca’dan, gölünden ve hikayelerinden bahsedelim.
Sapanca Gölü Efsanesi
Sapanca Gölü coğrafi olarak şöyle tanımlanıyor. “Marmara’nın doğusunda Adapazarı ovasını İzmit körfezi oluğuna birleştiren uzun bir çukurun doğu yarısında yer alan bir tatlı su gölüdür.” Bu tanım Sapanca Gölü’nü bir başka deyişle “bilimsel” olarak anlatıyor.
Ama bu gölün halk arasındaki efsanesi tabii ki bambaşka!
Kuşaktan kuşağa anlatılan hikayeler, başka başka rivayetler ile olayın kahramanını değiştirerek anlatıyor.
Kiminde yaşlı bir derviş, kiminde kılık değiştirmiş başka bir hale gelmiş bir melek, kiminde de aşağıda anlatıldığı gibi Hızır Aleyhisselam oluyor bu efsanenin kahramanı.
İşte anlatılan hikayelerden birine göre; “..vaktiyle Sapanca isimli yerleşim yeri, gölün şimdi olduğu yerdeymiş. Hızır Aleyhisselam Sapanca’ya gelmiş. Yorgun ve bitap olduğundan kapı kapı dolaşarak aş, iş istemişse de, kimse ona yiyecek ekmek dahi vermemiş. Ta ki bir yaşlı teyzenin kendisine kucak açması ve karnını doyurmasına kadar.
Hızır Aleyhisselam yaşlı teyzeye; arkana hiç bakmadan beni takip et demiş ve yürümüş. Teyze bir yerden sonra dayanamayıp arkasına baktığında geçtiği her yerin sulara gömüldüğünü görmüş ve bugünkü gölün hudutları bu sayede belli olmuş. Geride kalan tüm halk ve yapılar sular altında kalmış.”
Eski Sapanca’nın da hala gölün altında olduğu söylenir. Efsane böyle işte..
Sapanca Gölü Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Sapanca Gölü Samanlı Dağları’nın eteklerinde yer alıyor. Gölün büyük bir bölümü Sakarya batısı ise Kocaeli il sınırları içerisinde bulunuyor.
Göl havzasının 252, yüzölçümünün ise 47 kilometrekare olduğu gölün en derin yeri 61 metre derinliğe ulaşıyor. Doğudan batıya doğru ölçüldüğünde ise uzunluğu yaklaşık 17 kilometreyi buluyor. Gölün bir zamanlar Marmara denizinin bir parçasıyken, zamanla denizden ayrılıp tatlı su gölü haline dönüp bölgenin yaşam kaynağı olduğu düşünülüyor.
Sapanca Gölü, her yıl on binlerce göçmen kuşa ev sahipliği de yapıyor. Gölde sörf, kürek, yelken ve kano yapılabiliyor. Belli yerlerinde yüzmek de mümkün olan Sapanca Gölü’nde yüzmenin tehlikeli olduğu alanlar da bulunuyor.
Sapanca Gölü’ne geldiğinizde herkes gibi siz de özellikle kahvaltı için Titiz’e gidebilirsiniz. Ama alternatiflerinizin çok olduğunu da söylemekte fayda var.
Sapanca Gölü’ne Nasıl Gidilir?
Yukarıdaki coğrafi tanımla “Sapanca Gölü nerede?” diye aklınızda bir fikir oluştuğuna göre Sapanca Gölü’ne nasıl gidilir kısmını da halledelim öyleyse.
Bu ünlü göl, Sakarya (Adapazarı) il sınırları ile Kocaeli arasında kalıyor. Bölgeye çeşitli otobüs firmaları ile ulaşabilirsiniz. Genellikle her saat başı otobüs bulunabiliyor.
Ancak kendi aracınız ile ulaşmayı düşünüyorsanız; TEM otoyolundan tabelaları takip ederek göl kıyısına kolaylıkla varabilirsiniz. Sapanca girişine geldiğinizde bir motel ve benzin istasyonu görüyorsunuz. Buradaki ışıklardan içeriye doğru saparak Sapanca Gölü’ne varabilirsiniz.
Dört mevsimin her biri de Sapanca Gölü’nü ziyaret etmek için çok uygun. Sapanca Gölü çevresinde bulunan konaklama yerlerinde kalabilir, kafeler ve restoranlarda iyi vakit geçirebilirsiniz.