Seyahat eden neredeyse herkesin başında bir vize problemi var. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için ise Schengen vizesi isimli olan ve tüm Avrupa ülkelerini kapsayan vize ise adeta kronik bir sorun halinde! Defalarca yazılarımda bahsettiğim Schengen vizesi ayrı bir hikaye. Ama bu hikayeye ismini veren Schengen, şirin mi şirin bir Lüksemburg kasabası. Yani Schengen Vizesi Değil Schengen Gezisi diyebileceğimiz bir yazı bu.
Lüksemburg gezisi yaparken Schengen’e kadar gelmişken mutlaka Remich gezisini de yanına ekleyin. Ucuz alışveriş diyarı Remich gezi rehberi yazısını buradan okuyabilirsiniz.
Ben de bu defa Schengen’i vize olarak değil, bu vizenin anlaşmasının imzalandığı kasabayı anlatmak için bu sayfalara taşıyorum.
Schengen kasabası Avrupa Birliği vize politikası anlaşması nedeniyle Avrupa’da en bilinen isme sahip yerlerden biri! Boyundan büyük bir ünü var anlayacağınız.
Neden Schengen Vizesi
14 Haziran 1985’de Fransa, Belçika, Lüksemburg, Hollanda ve o zamanki ismiyle Batı Almanya, kendi ülkeleri arasındaki gümrük kontrollerini ortadan kaldırmak için Lüksemburg’un bu küçük kasabasında o ünlü anlaşmayı imzalamışlar.
Fransa ve Almanya ile Benelux sınırını kesiştiren Schengen, konumu dolayısıyla bu anlaşmaya sahne olmuş ve Avrupa Birliğinin genel prensiplerinden olan sınırların kontrollerinin kaldırılması anlaşması burada imzalanmış. Anlaşmalar imzalandıkları şehirlerin isimleriyle anıldıklarından Schengen Anlaşması olarak anılan bu durum sayesinde de bize hiç de sevimli gelmeyen Schengen vizesi işte böylece ortaya çıkmış.
İlk anlaşmaya imza atan bu beş ülkenin imzaladığı anlaşmaya daha sonra yeni üyeler katmak için ikinci bir anlaşma daha imzalanmış. Bu anlaşma da, Schengen’in kıyısında bulunduğu Mossel nehrinde Prenses Marie-Astrid isimli gemide imza altına alınmış. Sonrasında her yeni katılacak üye için anlaşmaya gerek olmadığına karar verilmiş ve bundan sonra konu, anlaşma metni baz alınarak Schengen anlaşması uygulama komisyonuna devredilmiş.
Schengen Nasıl Bir Yer
Hikaye böyle. Schengen ufacık tefecik bir kasaba. Zaten bağlı olduğu Lüksemburg’un yüzölçümü ve nüfusu düşünüldüğünde böyle olması da insanı şaşırtmıyor.
Schengen kasabasında bir Schengen müzesi bulunuyor. Müzede hem multimedya kullanılarak Schengen anlaşması anlatılıyor hem de Schengen anlaşması öncesinde ülkelerin sınır memurları ve gümrük kontrolörleri tarafından kullanılan bir takım eşyalar sergileniyor.
Ayrıca Schengen anlaşmasının imzalı metni de yine bu müzede yer alıyor. İmza gününe ait görüntüler ile Schengen sonrası belirli ihlallerin nasıl çözümlendiğiyle ilgili videolar bilgi amaçlı olarak devamlı yayınlanıyor.
Schengen Pasaportu Almayı Unutmayın!
Schengen müzesinde bir de hatıra sürprizi var. Müze içerisinde bir bilgisayarın başına oturup sizden istenen bilgileri girip bilgisayar kamerasına gülümsediğinizde size hatıra bir Schengen pasaportu veriyorlar.
Müzenin dışına çıktığınızda Berlin duvarına ait iki parça duvar en çok fotoğraf çektirilen noktalardan biri olarak karşınıza çıkıyor. Turist grupları varsa sıra bekleyip Berlin duvarı önünde fotoğraf alabilirsiniz.
Müzenin önünde bulunan küçük alanda yer alan Schengen anıtı ilerisi düşünülerek yapılmış. Yeni üyeler katıldıkça boş olan yıldız yerlerine ülkelerin simgeleriyle birlikte bir yıldız eklenerek tamamlanmaya devam ediyor. Belki bir gün biz de burada dolu yıldızlar arasında yer alırız. Kimbilir?
Müzenin hemen karşısında bir yüzen platformla desteklenen nehir kıyısında müzeye ait hediyelik eşya mağazası bulunuyor. Buradan nehrin ve üzerindeki köprünün görüntüsü bir harika.
Birkaç Dakikada Üç Ülke Gezmeye Ne Dersiniz?
Schengen’de yapılacaklar bunlarla sınırlı değil. Sınıra ve serbest dolaşım anlaşmasının imzalandığı yere gelmişken, olayı daha da abartarak birkaç dakika içerisinde üç ülkeye birden geçebilirsiniz.
Çünkü Lüksemburg‘da bulunan Schengen tarafından girdiğiniz köprü üzerinden giderken tam karşıda Almanya‘ya “merhaba” dedikten sonra, sağa dönüp bir kaç yüz metre içerisinde Fransa‘ya da selam iletebiliyorsunuz. Küçük bir Eiffel kulesi simgesi göreceğiniz yer Fransa toprakları.
Schengen, bize buruk bir anlam ifade etse de, kendisinin bunun farkında olmadığı(!) küçük bir Lüksemburg kasabası olduğunu anlıyorsunuz burada.
Schengen’i görene kadar “Schengen Vizesi”ne daha çok kızıyordum. Meğerse Schengen’in bir suçu yokmuş!