Delhi… Adını duyduğun anda zihninde kalabalık sokaklar, tütsü kokuları, baş döndüren baharatlar ve arka planda hiç susmayan bir korna senfonisi canlanıyorsa, aslında pek de uzak değilsin gerçeğe. Ama bil ki, bu şehir sadece kaotik bir Asya başkenti değil; aynı zamanda yüzyılların üst üste katmanlaştığı bir tarih sahnesi. İşte tam da bu yüzden Delhi, seni içindeki kaosa çeken ama orada kaybolmana asla izin vermeyen büyülü bir yer.

Delhi Neresidir? Yeni Delhi ve Delhi Arasındaki Fark

Delhi, Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’yi de kapsayan devasa bir metropol. Yeni Delhi; geniş bulvarları, devlet binaları ve büyükelçiliklerle dolu düzenli yüzü. Ama asıl Delhi, tozun, sesin, yaşamın ve tarihin iç içe geçtiği o çılgın sokaklarda başlar. Bir yanında Babür İmparatorluğu’nun gölgesi, bir yanında İngiliz sömürge mimarisi, bir diğerinde çağdaş bir Hindistan’ın ayak izleri…

Delhi’ye Ulaşım: Nefes Almadan Nefes Kesen Bir Yolculuk

İstanbul’dan Delhi’ye direkt uçuşlarla yaklaşık 6 saatte ulaşabilirsin. İndira Gandhi Uluslararası Havalimanı’na ayak bastığında seni önce yoğun bir hava, ardından yoğun bir enerji karşılayacak. Havalimanından çıkmadan önce bilet çıktını ve pasaportunu hazır tut. Güvenlik burada ciddi bir mesele. Delhi’ye geldiysen, artık Hindistan’la gerçek anlamda tanışmaya hazırsın.

Delhi’de İlk Temas: Nefes Alamamak Gibi Ama Yaşamak Gibi de…

Delhi, dünyanın en kalabalık ve en kirli şehirlerinden biri. Sabahları sis değil, gri bir pus kaplar gökyüzünü. Bu pusun içinde yürüyen insanlar, rikşalar, sokak satıcıları, dua edenler, uyuyanlar, yemek yapanlar… Tüm hayat sokakta yaşanır Delhi’de. Ve sen, o sokaklarda yürürken sadece bir turist değil, tarihin ve hayatın içinden geçen bir tanık olursun.

yeni delhi Delhi’de Gezilecek Yerler: Tarihin Damarlarında Yürümek

1. Eski Delhi: Tarih, Tütsü ve Tüm Duyulara Saldırı

Red Fort (Kızıl Kale)
Şah Cihan’ın kırmızı kumtaşından inşa ettirdiği bu devasa kale, Delhi’nin Babür dönemindeki kalbi. Duvardaki işçilik, avludaki planlama ve yüksek duvarlar arasında dolanan tarih fısıltıları seni içine çeker.

Jama Masjid (Cuma Mescidi)
Hindistan’ın en büyük camisi… 25 bin kişilik namaz alanı, dev kubbeleri ve kavisli kemerleriyle İslam mimarisinin görkemli bir örneği. Merdivenlerinde oturup, güneşin avlu taşlarına bıraktığı gölgeleri izleyebilirsin.

Chandni Chowk
Delhi’de alışveriş sadece bir eylem değil, bir hayatta kalma pratiği. Daracık sokaklarda baharat, kumaş, takı, tütsü ve dualar birbirine karışır. Burada bir saatin varsa, bir ömre yetecek kadar hikâye çıkar.

2. Yeni Delhi: Kolonyal Güç ve Modern Hindistan Arasında

India Gate (Hindistan Kapısı)
Birinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden 90.000 Hint askerinin anısına dikilmiş bu anıt, tıpkı Paris’teki Zafer Takı gibi; bir dönemin susmayan yankısıdır.

Rashtrapati Bhavan (Cumhurbaşkanlığı Sarayı)
Lutyens mimarisinin en iddialı örneklerinden. 340 odalı bu dev saray, Babür tarzı bahçeleriyle İngiliz ihtişamını Hint topraklarına kazımış.

Hümayun Türbesi
Taj Mahal’in öncüsü… Mermerin ve kırmızı kumtaşının aşkı. Bahçelerinde yürürken zamanın nasıl yavaşladığını fark edeceksin. UNESCO Dünya Mirası listesinde olmayı sonuna kadar hak ediyor.

Connaught Place
Modern Delhi’nin merkezi. Lüks mağazalar, kafeler, bankalar, sanat galerileri… Ama alt sokaklara indiğinde hâlâ Delhi’nin o kadim karmaşası seni karşılar.

3. Ruhani Delhi: Tapınaklar, İnançlar ve Sessizlik

Lotus Tapınağı
Bahai inancına ait bu tapınak, beyaz mermerden yapılmış bir lotus çiçeği gibi yükseliyor. İçeride din yok, sembol yok. Sadece sessizlik ve sen varsın. Meditasyon yapmak isteyenler için Delhi’nin en dingin köşesi.

Akshardham Tapınağı
Delhi’nin en şaşırtıcı yapısı olabilir. İnanılmaz detaylarla oyulmuş kumtaşı cepheler, görkemli bahçeler, gece ışık gösterileri… İçeride fotoğraf yasak ama buraya gelen herkes zihninde bir ömürlük kareyle ayrılıyor.

Delhi’de Ulaşım: Kaosun İçinde Uyum

Trafik mi? Evet, berbat. Ama insanlar tuhaf bir şekilde bu karmaşaya alışmış. Sinirlenmiyorlar. Metro, Uber ve tuk tuk’lar arasında tercih yapabilirsin. Ama en otantik yolculuk için rikşa tavsiyemdir. Özellikle Eski Delhi’de, dar sokaklarda bir rikşa turu seni zamanın başka bir evresine taşıyacaktır.

Delhi’de Yemek: Baharatın Kalbine Yolculuk

Hindistan mutfağı, baharatın doğduğu yerdir. Ama dikkat: Delhi Belly meşhurdur! Baharatlı yemekler, baharatsız su bulamazsın. Her şeye rağmen “street food” denemek istersen, chole bhature, pani puri, butter chicken ve lassi seni bekliyor olacak.

Delhi’ye Ne Zaman Gidilir?

Delhi yazın boğucu, kışın puslu. En iyi zaman Ekim – Mart arası. Ne çok sıcak, ne çok yağışlı. Festival dönemleri (özellikle Diwali) ise şehri rengarenk bir atmosfere sokar. Işıklar, çiçekler ve kutsal ateşler Delhi’yi adeta bir masal diyarına dönüştürür.

Delhi’ye Dair Birkaç Not

  • Kültür şoku yaşamak çok doğal. Bu bir seyahatten çok, bir deneyim.
  • Hijyen kurallarına dikkat. Sadece suyu değil, bardağı bile sorgula.
  • Güvenlik açısından dikkatli ama rahat ol. Delhi seni korkutmaz, ama sınar.
  • Trafiğe, kalabalığa, kirliliğe değil, insanlara odaklan. O zaman Delhi açılır sana.

Delhi’yi Anlamak İçin Onu Solumalısın

Delhi, seni ilk anda kendine hayran bırakmaz. Ama zamanla içine sızar. Seni sınar, yorar, şaşırtır ve bazen üzer. Ama sonra öyle hikâyeler bırakır ki içinde… Dönünce anlatsan kimse inanmaz, ama sen her seferinde gözlerini kısıp, o tütsü kokusunu yeniden duyar gibi olursun.

İşte Delhi böyle bir şehir. İçinden geçilen değil, içe işleyen bir şehir.

EN ÖZEL İPUÇLARI

Doğrudan Adresine Gelsin

İstenmeyen posta göndermiyoruz!Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Booking.com

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz