Trenle seyahat… Bazıları için sadece ulaşım aracı, bazıları için ise bir düş gibi: tekerleklerin raylardaki ritmi, pencerenin gerisinde kayıp giden manzaralar ve her an başka bir hikâyeye açılan bir yolculuk. Hele bazı rotalar var ki, sadece bir coğrafyada değil, aynı zamanda bir ruh hâlinde yol alırsınız. İşte dünyanın dört bir yanından hem manzarası hem de hikâyesiyle öne çıkan etkileyici tren rotaları…

Doğu Ekspresi (Türkiye): Beyazın İçinden Gelen Masal

Ankara’dan başlayıp Kars’a ulaşan Doğu Ekspresi, özellikle kış aylarında Türkiye’nin ruhunu ve doğasını en etkileyici şekilde gözler önüne seren bir deneyime dönüşüyor. Erzincan dağları, Sivas platoları, karla örtülü Erzurum köyleri… Sadece yol değil, aynı zamanda geçmişin izleriyle dolu bir zaman tüneli. Bu yolculuk, elinize sıcak bir çay alıp karla kaplı istasyonlarda cam buğusuna şekiller çizmek demek.

Glacier Express (İsviçre): Zirvelerle Baş Başa

Zermatt’tan St. Moritz’e sekiz saatlik bir yolculuk sunan Glacier Express, dünyanın en yavaş hızlı treni olarak anılıyor. Ancak yavaş olması burada bir avantaj. Çünkü her virajda Alp Dağları’nın bembeyaz zirveleri, ahşap dağ köyleri ve köprüler üzerinden akan bu büyülü rota, adeta bir kartpostal gibi. Panoramik camlı vagonlarda yolculuk etmek, İsviçre doğasının kucağında olmak gibi.

Tokaido Shinkansen (Japonya): Geleceğin İçinden Geçerken

Tokyo’dan Kyoto’ya uzanan Tokaido Shinkansen, yalnızca Japonya’nın değil, dünyanın ilk hızlı tren hattı. 500 kilometrelik yolu 2,5 saatte geçen bu süper hızlı tren, adeta zamanı eğip büküyor. Fuji Dağı’nın gölgesinde ilerlerken geleneksel ile moderni aynı anda hissetmek mümkün. Her durak, Japon kültürünün başka bir yönüne kapı aralıyor.

The Mandovi Express (Hindistan): Hindistan’ı Hissetmek

Mumbai’den Goa’ya uzanan bu rota, sadece bir sahil yolculuğu değil; Hindistan’ın kokusunu, gürültüsünü, lezzetini ve neşesini taşır içinde. Hindistan cevizi ağaçlarının arasından geçen bu ekspres, tıpkı ülkenin kendisi gibi sürprizlerle dolu. Pencereden gelen sıcak havayla karışan baharat kokuları, koridorda dolaşan çay ve atıştırmalık satıcıları bu trenin ruhunu oluşturur.

Reunification Express (Vietnam): Yarımadanın Ruhu

Hanoi’den Da Nang’a, ardından Ho Chi Minh City’e kadar uzanan bu hat, Vietnam’ın savaş sonrası birleşmesini simgeliyor. Ancak bu tren sadece coğrafi bir birleştirici değil. Yol boyunca palmiye ağaçları, pirinç tarlaları, kıyıya vuran dalgalar ve geleneksel köyler geçer gözünüzün önünden. Özellikle Da Nang geçişi, okyanusla burun buruna yapılan unutulmaz bir manzara şöleni.

The Riviera Railway (Fransa – İtalya): Maviyle Yarışan Hat

Nice’ten başlayarak Monaco ve Menton üzerinden İtalyan sınırına ulaşan bu sahil hattı, bir tren yolculuğundan çok, Akdeniz’e şiir yazmak gibi. Ligurya kıyılarını kucaklayan raylar boyunca giden tren, sarp kayalıkların üstünde ilerlerken altınızda parlayan masmavi denizi izlemek, her yolcunun kalbine bir yaz günü bırakır.

The Qinghai-Tibet Railway (Çin): Göğe Doğru Giden Hat

Xining’den Lhasa’ya uzanan Qinghai-Tibet Demiryolu, dünyanın en yüksek tren hattı. 5000 metre rakıma ulaşan bu yolculuk, sadece yükseklikle değil, ruhaniyetiyle de insanı büyülüyor. Himalayalar’ın gölgesinde, sabahları oksijen pompalanan vagonlarda uyanmak, dışarıdaki manzarayı sessizce izlemek… Tüm bunlar başka bir boyuta geçmek gibi.

Venice Simplon Orient Express (Avrupa): Zamanda Yolculuk

Venedik’ten Paris’e, hatta Londra’ya uzanan Orient Express, sadece bir tren değil; Agatha Christie’nin hayal gücünden çıkıp gerçek hayata karışmış bir efsane. İç dekorasyonu, yemekleri, giyimli garsonları ile bir dönem filmindeymişsiniz gibi hissedersiniz. Bu trenle seyahat etmek, seyahat etmeyi kutlamak gibidir.

Trans-Mongolian Railway (Rusya – Moğolistan – Çin): Bozkırın Sonsuzluğu

Moskova’dan başlayıp Ulanbator üzerinden Pekin’e kadar uzanan Trans-Moğol Hattı, dünyanın en uzun ve belki de en felsefi tren yolculuklarından biri. Sibirya ormanlarını, Gobi Çölü’nü, Moğol çadırlarını izlerken zamanın yavaşladığını hissedersiniz. Bu rota, yalnızca fiziksel değil, içsel bir yolculuktur.

Sunset Limited (ABD): Güneşin Peşinde

New Orleans’tan Los Angeles’a uzanan bu tren, Amerika’nın tarihini, kültürünü ve coğrafyasını raylara dökmüş gibi. Cajun melodileri, çöl sessizliği, kovboy anıları… İki gün süren bu yolculuk, geçmişle geleceğin, doğu ile batının arasında bir köprü kurar.

Trenle yolculuk, çoğu zaman varacağınız yerden çok, yolda hissettiklerinizle anlam kazanır. Raylar sadece şehirleri değil, hayatlarımızı da birbirine bağlar bazen. Ve bazen en güzel yolculuklar, hiçbir yere acele etmeden yapılanlardır.

Keşfet TV ile dünya rotalarını sadece görmekle kalmayın; onların hikâyelerini de dinleyin.

EN ÖZEL İPUÇLARI

Doğrudan Adresine Gelsin

İstenmeyen posta göndermiyoruz!Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Booking.com

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz