Ülkeler tarihine özel merakı olanlar mutlaka o ülkelerin geçirmiş olduğu acılar ve felaketleri de yakından incelerler. Bu nedenle son yıllarda trendi gittikçe yükselen bir turizm çeşidi gelişti. Dark Turizm ismiyle anılan bu turizm çeşidi Türkçede kendini Hüzün Turizmi olarak adlandırıyor. Toplumların geçmiş dönemde yaşadığı hüzün dolu olaylar, acılar, felaketler tarihler bugünü gösterdiğinde birçok kişinin dikkatini çekiyor. Bu noktada devreye giren hüzün turizmi ise pek çok kişinin yaşamında hatta toplumun tümünde kalıcı ve derin izler bırakan önemli yerlerin ziyaret edilmesi anlamına geliyor. Dilimize çevrilirken ‘hüzün’ denilmesinin sebebi ise bu turizm çeşidinde ziyaret edilen yerlerin mezarlıklar, zindanlar, toplama kampları, doğal felaket anıtları ya da toplama kampları gibi alanların olması.
Hüzün Turizmi Nedir? Dark Turizm
Öncelikle burada kullanılan “dark” kelimesi sözlükteki tam karşılığı olan karanlık, koyu anlamını karşılamıyor. Bu bağlam yaptığınız yolculuğun bölgede tarihin belli zamanında yaşanılan zor zamanları simgeliyor. Genel anlamıyla dark turizmin büyük sıkıntı, zarar, üzüntü ve ölümle sonuçlanan yerlere yapılan yolculuk olduğunu ifade edebiliriz.
Hüzün Turizmi Nerelerde Yapılıyor?
Bu turizm şeklinin nerelerde yapıldığını açıklamaya geçmeden önce bir düşünecek olursanız daha önceden hiç savaş anıtı, toplama kampı, deprem anıtı, savaş alanı gibi yerleri ziyaret ettiniz mi? Yanıtınız olumluysa aslında sizin de daha önceden hüzün turizmi yaptığınızı söyleyebiliriz. Ülkemizde ve dünyada hüzün turizmi yapılan birçok destinasyon bulunuyor. Dünyadan örnekler verecek olursak Çernobil, Auschwitz Toplama Kampı, Pompei, Hiroşima, Berlin Duvarı, Salem Cadı Müzesi, Tuol Sleng Soykırım Müzesi, Macaristan Terör Müzesi gösterilebilir.
Dünyadan Dark Turizm – Hüzün Turizmi Örnekleri
Yaşanan acılar, savaşlar, toplu hayatını kaybeden insanlar… Dünyada hüzün turizmi denildiği zaman akla acı olaylar yaşanan yerler geliyor. Gelin şimdi bu noktalara beraber bakalım.
1- Çernobil
24 Nisan 1986 tarihinde Ukrayna’nın Pripyat şehri yakınlarında bulunan Çernobil Nükleer Santrali’nin dördüncü reaktöründe gerçekleşen patlama insanlık tarihinin en büyük çevre felaketlerinden birisi olarak görülüyor. On binlerce kişinin hayatını kaybettiği ve on binlerce kişinin hayatının değiştiği patlama sonrası Pripyat şehri tamamen boşaltıldı ve alınan ölçümlere göre şehirde yeniden bir yaşamın başlamasına daha çok uzun yıllar var. Ancak geçtiğimiz yıllarla birlikte kentin güvenli bölgelerine nükleere karşı bilinçlendirme amacı ile turlar düzenleniyor.
2- Auschwitz Toplama Kampı
İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin Avrupa Yahudilerine karşı kurduğu toplama kamplarından en büyüğü olan Auschwitz Toplama Kampı’nda kayıtlara göre 1 milyondan fazla insanın katledildiği bilgisi yer alıyor. Kapısında Almanca gerçekle ironik bir tezadı olan ‘çalışmak özgürleştirir’ yazısının bulunduğu kamp, günümüzde yoğun ziyaretçiye uğruyor.
3- Pompei
İtalya’nın Campania Bölgesi’nde yer alan antik Roma kenti Pompei’de yaklaşık 2000 yıl önce Vezüv Yanardağı’nın patlaması ile tüm şehir yüzyıllar boyunca küller altında kaldı. 17. yüzyılda başlayan kazı çalışmaları sonucunda ziyarete açık hale gelen antik kent, bugün İtalya seyahatlerinin mutlaka ziyaret edilen noktalarından birisi durumundadır.
4- Hiroşima
İkinci Dünya Savaşı yıllarında Amerika Birleşik Devletleri tarafından Japonya’nın Hiroşima şehrine binlerce insanın ölümüne ya da sakat kalmasına yol açan, etkisi uzun yıllarca süren atom bombası atıldı. Bombanın atıldığı noktaya çok yakın bir mesafede bulunan valilik binası ise Atom Bombası Kubbesi ismi ile bir sergi merkezine dönüştürüldü. Ayrıca UNESCO koruması altında bulunan binanın çevresi de Hiroşima Barış Anıtı Parkı olarak anılıyor.
5- Berlin Duvarı
Almanya’nın en çok turist ziyaretine uğrayan yerleri arasında bulunan Berlin Duvarı, İkinci Dünya Savaşı sonrasında tam 28 yıl boyunca şehri Doğu ve Batı Berlin olmak üzere ikiye böldü. Uzunluğu 47 km olan duvar, yıllarca şehri kalbinden ikiye bölmesini yanı sıra ne yazık ki kentin diğer yakasına geçmeye çalışan kişiler için de maalesef adeta bir ölüm kapanına dönmüştü. 9 Kasım 1989 tarihinde yıkılan duvarın kalıntılarının üzerinde bugün graffiti eserleri ve barış sözleri yer alıyor.
6- Salem Cadı Müzesi
Amerika Birleşik Devletleri Massachusetts eyaletinin başkenti olan Boston ilgi çeken bir müzeye ev sahipliği yapıyor. Kentte bulunan Salem Kasabası döneminde cadı mahkemeleri ve idamlarıyla oldukça dikkat çeken bir nokta. Günümüzde cadılar Bayramı’nda süslenen Salem’deki müzede cadı olduğu iddia edilen kişiler hakkında dikkat çeken bilgiler yer alıyor.
7- Tuol Sleng Soykırım Müzesi
1975 yılına kadar bir lise binası olarak hizmet gösteren yapı, 1975-1979 yılları arasında Kamboçya’da Pol Pot liderliğinde Kızıl Kmerler’in gerçekleştirdiği soykırımın temsilcisi durumunda. 17 bin kişiye mezar olan bina bugün müze işlevi görüyor. İçinde işkence odaları ve mekanizmaları, hücreler, fotoğraflar, hapishane kurallarının yazılı olduğu levhalar ile yüzlerce Kamboçyalıya ait kafatası yer alıyor.
8- Macaristan Terör Müzesi
Macaristan’ın başkenti Budapeşte’nin Andrassy Caddesi’nde yer alan müzenin ilk dikkat çeken yanı şehirdeki turistik haritalarda yer almıyor oluşu olabilir. 2002 yılında faaliyete geçen müzede komünist ve faşist yönetimler döneminde bu bina içinde yapılan işkenceler sergileniyor.
9- Belchite
Belchite, 1936 ile 1939 arasındaki İspanya İç Savaşı sırasında cephe olarak kullanıldığı için tarihsel olarak çok önemlidir. Ne yazık ki savaştan sonra kasaba harap olmuş ve günümüzde bu acı olayların geçtiği yerleri yakından görmek isteyen turistler özellikle İspanya’da yer alan bu kasabaya oldukça fazla rağbet gösteriyor.
10- Leap Kalesi
İrlanda’da karanlık turizmin en perili yerlerinden biri Leap Castle’dır. Kale 13. yüzyılda inşa edilmiş ve karanlık bir tarihe sahiptir. Kalenin web sitesinde yer alan bilgilere göre, “Leap Castle birçok büyüleyici ve bazen de korkunç ruhlara ev sahipliği yapıyor.