Almanya’yı seyahat programlarınıza alırsanız uğrayacağınız yerlerden biri mutlaka Leipzig olmalı. Daha önce Leipzig’e nasıl gidilir konusunda bilgiler aktarmıştım. Sonra da şehir merkezine uğradık ve en merkezi yere geldik. Şimdi sıra Leipzig gezilecek yerler listesinden bir bir bahsetmeye geldi.
Leipzig Gezi Rehberi
Leipzig’e geldiğinizde gerçek bir Alman kenti göreceksiniz. Şehir öylesine rahat ve tarz olarak yaşanabilecek bir yer ki beni bu konuda oldukça şaşırttı.
Booking.com
Leipzig gezilecek yerler olarak oldukça zengin ve bol alternatifli bir şehir. Başlıklar halinde onlardan bahsedip aklınızda bir Leipzig gezilecek yerler listesi çıkarmanıza yardımcı olmaya çalışacağım.
Leipzig Gezilecek Yerler
Leipzig gezisine başladığımız yer olan Augustus Meydanından tarif ettiğim yönde içeri girince birbirinden güzel alışveriş sokakları ve kafelerle dolu binalara rastlayacaksınız. Sokakları alabildiğine dolaşırken Leipzig’de görülmesi gereken yerlerin birçoğuna da bir bir uğrama şansınız olacak.
1- Leipzig Sokakları ve Leipzig Markt Platz (Pazar Meydanı)
Leipzig sokaklarında bilinçli bir şekilde gezerseniz görmeniz gereken birçok detayı atlamama şansını yakalayabilirsiniz. Augustus Meydanından girip hiçbiryere sapmadan dümdüz ilerlediğiniz taktirde bir meydana çıkacaksınız. MarktPlatz meydanına. Eski Leipzig’in en önemli meydanı burası. Meydanda kentin eski belediye binası Altes Rathaus oldukça dikkat çekici. Rönesans mimarisinden etkilenmiş olan bina, meydanın en önemli eseri sayılıyor. Kulesi ise ona etkileyici bir özellik katmış.
Meydan kentin en eski buluşma yeri ve pazarın yüzyıllarca pazarın kurulduğu, ticaretin döndüğü yer. Bugün de hala önemli bir buluşma noktası olan Markt Platz da hala kurulan pazarlara rastlayabiliyorsunuz.
Leipzig sokaklarında böylesi sürprizleri yakalamak için oldukça elverişli bir ortam var. Çünkü bu bölgede araç trafiği yok ve rahatça yürüyüp sağa sola bakmak için harika fırsatlarınız bulunuyor.
2 – Madler Passage (Madler Pasajı)
Leipzig’in bu nefis pazar meydanından sonra bu defa da geldiğimiz yol tarafında hemen Altes Rathaus’un solunda kalan kapalı bir pazar yerine daha doğrusu bir alışveriş merkezi görünümündeki pasaja uğramanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Leipzig’in en eski ve en ünlü çarşısı olan Madler Pasajı ayrıca geleneksel Almanya’nın Saksonya eyaletinin mutfağına sahip yemekleriyle ünlü bir restorana evsahipliği yapıyor. Restoranın ismi Auerbachs Keller. Özellikle burayı ziyaret eden ünlü isimlerle şöhret yapmış bir mekan. 16. yüzyıldan beri kentin en önemli restoranı olan Auerbachs Keller’da günümüzde buranın turistler tarafından da keşfedildiğini hissediyorsunuz. Büyük bir oturma kapasitesine sahip restoranda kalabalık yüzünden yine de rezervasyon yaptırmanız mantıklı olabilir.
Ben de yemek yeme fırsatını yakaladım restoranda. Oldukça iyi sunulan bir et yedim ancak kanlar içinde içi çiğ olan bir et yemek istemiyorsanız, eti adeta yakmalarını söyleyebilirsiniz. Çünkü siparişi verirken ne derseniz deyin düşündüğünüzden daha az pişirdiklerini aklınızdan çıkarmayın.
Restoranın bir de özel bölümü bulunuyor. Burası üst seviye fiyat ve hizmete sahip odalardan oluşuyor. Oldukça pahalı ve tamamen rezervasyonlu olarak çalışıyor. Madler Pasajının bodrum katındaki bu tarihi restoranın ünlü konukları arasında Goethe’nin de bulunduğunu belirteyim.
Pasaj içerisinde yer alan Mephisto Bar ise yine şehrin kültüründe yer alan şık bir buluşma noktası olarak öne çıkıyor.
3 – St.Thomas Kirche (Aziz Thomas Kilisesi)
Madler Pasajından çıkıp meydan sağımızda kalacak şekilde Madler ve Altes Rothaus arkamızda kalacak şekilde yeşillik küçük park alanını geçiyoruz ve karşımıza Leipzig’in en önemli eserlerinden biri çıkıyor. Aziz Thomas Kilisesi. Tarihi 1212 yıllarına kadar dayanan önceleri manastır olarak da kullanılan bir alanın en önemli yapısı olan kilisenin birçok önemli tarihi kayıtları bulunuyor.
Bunlardan biri ve en önemlisi kilisenin koro şefliğini 1723 yılından 1750 yılındaki ölümüne kadar Johann Sebastian Bach’ın yapması. Zaten bir Bach heykeli de hemen kilisenin önünde yer alıyor. Ayrıca yine Bach’ın kemiklerinin başka yerden taşınıp gömüldüğü yer de, yine St. Thomas Kilisesi. Ünlü din reformisti Martin Luther’de Aziz Thomas Kilisesinde bir vaaz vermiş.
Bina elbette 1212 yılında yapılmaya başlandığı gibi değil. Birçok eklenti yapılmış ve yine özellikle ikinci dünya savaşı sırasında bombardımandan dolayı hasar görerek birçok kez onarım görmüş.
Kilisenin Bach heykelinin olduğu tarafından karşıya doğru bakarsanız Bach müzesini göreceksiniz. Bir arşiv değerinde kullanılan müze ücretli olarak gezilebiliyor.
4 – Avrupa’nın En Eski Kahve Dükkanlarından Biri.. Zum Arabischen Coffe Baum
Şimdi hemen Thomas kilisesinin ana kapısının sol tarafından girilen dar sokağa doğru ilerliyoruz. Sıra sıra dizili kafelerin ve barların bulunduğu sokak, yol üzeri masa ve sandalyelerle dolu olduğundan dikkatinizi çekecektir. Yine de şaşırırsanız sokağın adı “KlosterGasse” yani manastır sokağı. İşte bu uzun olmayan sokaktan yürümeye başlayın ve 4 küçük ve dar sokağın birleştiği ve küçük meydan haline getirdiği açıklığa gelin. Geldiğiniz sokağa göre karşınızda bulunan beyaz bina Avrupa’nın en eski kafelerinden biri. İsmi Zum Arabischen Coffe Baum.
Kafe hem müze olarak hizmet veriyor hem kahve pişirimi ile ilgili eğitimler veriliyor hem de hala servis yapıyor. 1720 yılından beri hizmet veren kafenin tabii ki olağanüstü sayılabilecek bir tarihi misafirler listesi var. Goethe’den Wagner’e, Schumann’a kadar uzanan birçok ünlü kişi bu kahvede sohbetler edip kahvelerini yudumlamışlar.
5 – Mendelsohn’un Evi ve Müzik
Leipzig bir kültür ve sanat kenti ancak burada müziğin ağırlığını hissetmemek imkansız. Özellikle klasik müzik tarihinin birçok ünlü isminin yolu bir şekilde Leipzig’de kesişmiş. Felix Mendelsohn bunlardan biri. Mendelsohn’un evi günümüzde harika bir müze haline getirilmiş. Bunun için Augustus Meydanına geri dönüp yolun karşısına geçiyoruz. Bir sokaktan kısa bir yürüyüş sonrası Mendelsohn’un evine varıyoruz. Burası her yönüyle etkileyici ve keyifli bir mekan.
Tarihi önemi kadar yapılan düzenlemeyle oldukça ilginç bir hale getirilmiş olan “Mendelsohn Haus”da birçok sürpriz var. Bir oda digital orkestra haline getirilmiş. Sizde burada digital olarak sesleri veren cihazların önünde sizi takip eden bilgisayar kamerası ile orkestrayı yönetiyorsunuz. Odadaki ses düzeni nefis, bir harika! Işıklandırma ve müzik sizi alıp başka yerlere götürüyor. Burada bayağı bir vakit geçirebilirim aslında ama programım oldukça yoğun.
Müzenin içerisinde Mendelsohn’un dinletilerini gerçekleştirdiği odada bugün hala klasik müzik dinletileri yapılıyor. Biz de oturup kısa bir konseri Mendelsohn’un piyanosunda dinleme fırsatı bulduk. Öylesine harikaydı ki!
Leipzig şehir merkezini gezerken mutlaka uğramanız gereken yerlerden birinin Mendelsohn’un evi olduğunu da notlarınız arasına alın mutlaka.
Yol arkadaşım Erkut Özen yine enfes yazmışsın…
Yol arkadaşları yazılanları daha iyi özümsüyor! Çok teşekkür ederim..