Yerebatan Sarnıcı, sadece mimarisiyle değil, tarihteki ilginç detayları ve bilinmeyen yönleriyle de dikkat çeker. Roma İmparatoru I. Justinianus döneminde 532 yılında yapılan ve inşasında 7.000 kölenin çalıştığı söylenen İstanbul “saray” lakaplı sarnıcı Yerebatan. Osmanlı döneminde, sarnıcın varlığı uzun süre unutulmuş. 1545 yılında doğa bilimci Petrus Gyllius, sarnıcın varlığını, bölgede yaşayan halkın yer altından su çekmek için açtıkları kuyular ve sarnıca ağ atarak balık avlamaları sayesinde fark ederek yeniden keşfetmiş. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki ibbmiras ekiplerince harika bir restorasyon geçiren yapı, tarihi yarımadanın kalbinde gizemli hikayeler barındıran bir yer olarak ziyaretçilerini bambaşka öykülere sürüklüyor…İşte Yerebatan Sarnıcı hakkında az bilinen ancak dikkat çekici detaylar.
1. Adı: “Yerebatan Sarayı”
Yerebatan Sarnıcı, halk arasında “Yerebatan Sarayı” olarak da anılır. Bu isim, devasa sütunlarının bir sarayı andırmasından gelir. Girişteki ihtişamı nedeniyle, ziyaret eden yabancılar sarnıcı ilk gördüklerinde genellikle “burası bir su deposundan çok saray gibi” demiştir.
2. Medusa Başlarının Sırrı
Sarnıçta bulunan ters dönmüş ve yan duran Medusa başları, tarih boyunca birçok efsaneye konu olmuştur. Ancak bu başların bir sarnıca neden konduğu hâlâ tam olarak bilinmiyor. Bazı teorilere göre Medusa başları Bizans dönemi mimarlarının “malzeme tekrar kullanımı” anlayışıyla başka bir yapıdan getirilmiştir. Ancak Medusa’nın kötü ruhları uzak tuttuğuna inanıldığı için koruma amaçlı yerleştirildiği de düşünülür.
3. Sarnıçta Tekneyle Gezinti Yapılıyordu
1980’lere kadar sarnıcın içinde su bulunduğundan ziyaretçiler küçük kayıklarla gezinti yapabiliyordu. Bugün böyle bir imkan olmasa da zamanında bu eşsiz deneyimi yaşayanlar Yerebatan Sarnıcı’nı unutulmaz bulmuştur.
4. Şaşırtıcı Sütun Çeşitliliği
Sarnıçta toplam 336 sütun vardır, ancak bu sütunlar farklı mimari stilleri bir araya getirir. Bu durum, Bizans İmparatorluğu’nun farklı bölgelerden topladığı sütunları yeniden kullanmasıyla açıklanır. Her biri başka bir yapıdan getirildiği için birbirinden farklı görünümler sunar.
5. Su Kaynağı Olarak Hâlâ Kullanılıyordu
Sarnıç, Osmanlı döneminde de uzun yıllar aktif bir su kaynağı olarak kullanılmıştır. Hatta Topkapı Sarayı‘na su sağlamak için buradaki su depolama sisteminden faydalanılmıştır. Ancak sarnıcın altında balıkların bulunması, suyun temizliği konusunda tartışmalara yol açmıştır.
6. James Bond Filmi Çekildi
Yerebatan Sarnıcı, 1963 yapımı James Bond filmi “Rusya’dan Sevgilerle” (From Russia with Love) filmine ev sahipliği yapmıştır. Filmde, Bond’un su altındaki gizli bir yoldan düşman üssüne sızma sahnesi burada çekilmiştir. Bu, sarnıcın dünya çapında tanınmasını sağlamıştır.
7. Efsanevi İnşa Süresi
Sarnıç, Bizans İmparatoru I. Justinianus döneminde (532 yılında) yapılmıştır. İnşasında 7.000 kölenin çalıştığı söylenir. Ancak bu kölelerin çoğunun, Ayasofya’nın inşasından kalan işçiler olduğu tahmin edilir.
8. Su Altı Akustiği
Sarnıcın mimarisi, sadece suyun depolanması için değil, aynı zamanda akustik özellikleriyle de dikkat çeker. Su ve sütunlar arasında sesin yankılanması, burada düzenlenen etkinliklere mistik bir hava katmaktadır.
9. Yeraltı Gölü Balıkları
Sarnıcın suyla dolu olduğu dönemde, içinde yaşayan balıklar suyun temiz olduğunu göstermek için kullanılıyordu. Bazı ziyaretçiler, özellikle devasa boyutlara ulaşan bu balıkları görmek için sarnıcı ziyaret ederdi. Günümüzde balıkların bir kısmı hâlâ sarnıçta yaşamaktadır.
10. Sarnıcın Keşfi
Osmanlı döneminde, sarnıcın varlığı uzun süre unutulmuştu. 1545 yılında Hollandalı gezgin Petrus Gyllius, sarnıcın varlığını yeniden keşfetmiştir. Gyllius, bölgede yaşayan halkın yer altından su çekmek için açtıkları kuyular ve sarnıca ağ atarak balık avlamaları sayesinde burayı fark etmiştir.