Mersin Gezi Rehberi

Mersin gezilmesi gereken yerler ve Mersin gezi rehberi‘nin ilk bölümleri bu yazıda yer alıyor. Mersin gezisi yıllardır ihmal ettiğim bir gezi programıymış.

Mersin Gezi Rehberi Başlıyor

Akdeniz’i nasıl bilirsiniz? Eminim bazılarınız için sadece bir bölge adı, bazılarınız için de yaz aylarında denizi hatırlatan bir tatil coğrafyasıdır. Ancak “Akdeniz” gerçekten sadece bu kadar mı? Yani çok fazla küçültmüyor muyuz aklımızdaki Akdeniz’i?

Akdeniz ve şehirleri bir başkadır her zaman. Tarihin “deyim yerindeyse” sahne olarak kullandığı bu koca denize kıyısı olan her ülke ve şehir, bilinen veya bilinmeyen hikayelerle doludur. Belki de bu hikayeler bir tat veriyordur bu denizin kıyısındaki kentlere. Gelenek görenek dediğimiz ve nereden geldiğini aslında bilmediğimiz alışkanlıklarla bir kültür oluşturuyor, nasıl ortaya çıktıkları konusunda fazla düşünmediğimiz lezzetlerine lezzet katıyor, belki de dilden dile anlatılan masalların kahramanlarını saklıyordur bir yerlerde. Kimbilir?

Galiba Akdeniz’in her bölgesi farklı gibi görünse de, aslında upuzun bir romanın bölümleri sadece.

Neyse tutup Akdeniz’i ve tarihini bilebildiğim kadarıyla anlatıp durmayacağım size. Çünkü anlatacak daha iyi şeylerim var şu an.

Akdeniz Romanının Mersin Bölümü: Mersin Gezi Rehberi

Akdeniz’in bize düşen bölümlerinden birinde öylece duran, bu denize kıyısı olan bir şehirden bahsedeceğim. Mersin..

Mersin denildiğinde sizin aklınıza ne geliyor bilemem ama benim gibi Mersin ile ilgili pek bir fikriniz yoksa yalnızca şöyle bir liste çıkıyor.

• Kız Kalesi
• Mersin İdman Yurdu
• Silifke’nin Yoğurdu
• Tantuni
• ..

Zorlasam daha bir kaç şey daha aklıma getirebilirim belki ama bu da pek bir anlam taşımayacak gibi. Anlayacağınız gözümün önüne Mersin’e ait bir resim çıkaramıyorum. Hani Akdeniz koca bir roman ve ona kıyısı olan şehirler o romanın bölümleriydi?

İşte böyle düşüncelerle çıktığım yolda, kendimi Adana havaalanında buldum. Mersin’e en çabuk ulaşım yolu elbette uçak. Uçakla indiğiniz havaalanının isminin “Adana” olması zihninizi bulandırmasın. Çünkü Adana havaalanından Mersin yaklaşık olarak 45-55 dakikalık bir mesafede. (Adana – Mersin arası 67 Kilometre)

İstanbul’da evimden Atatürk havaalanına ne kadar sürede gittiğimi düşününce, pek de trafiği İstanbul gibi olmayan bir yolda oldukça kolay bir ulaşım olduğunu düşünüyorum. Yine de Mersin için bir havaalanı projesinin hiçbir zaman gündemden kalkmayan bir konu olduğunu hatırlatayım.

Adana Havaalanından Mersin’e Nasıl Gidilir?

Adana Havaalanından Mersin’e nasıl gidilir? diye düşünüyorsanız, en kolay yol Havaş servisleri. Havaş otobüsleri her uçağın inişinden yaklaşık 35 dakika sonra (Bu uçak firmaları Türk Hava Yolları, Pegasus ve Borajet olarak açıklanmış) Tarsus ve Mersin şehir merkezlerine hareket ediyorlar. Fiyatı ise şu an için Mersin’e 16 TL., Tarsus‘a ise 13 TL. Siz yine de seyahatiniz öncesinde güncel tarife, fiyat veya aklınıza takılan konuları sormak isterseniz 444 0 487 numaralı telefonu arayın. Sonuç olarak Mersin, havalimanı Adana’da olsa da, yol olarak makul bir ulaşım uzaklığında.

3 Mevsim Mersin

Yılda 300 gün güneş alan Mersin, ışıl ışıl bir şehir olarak çıktı karşıma. Akdeniz’e çok güvenmeyen ünlü Cenovalı amiral Andrea Doria “Akdeniz’de üç liman vardır; Kartaca, Haziran ve Temmuz” demiş ya; Mersinliler de “Mersin’de üç mevsim var; İlk yaz, yaz ve yaz sonu” diyorlar.

Mersin yepyeni bir şehir olarak biliniyor. Oysa ki insanın izleri bu coğrafyada çok eski çağlara kadar uzanıyor. Mersin’de bulunduğum sürede birçok şey öğrendim. Örneğin toprağı işlemeyi öğrenen insanlığın ilk yerleşim yerlerini bu topraklarda kurduğunu gördüm. Antik çağlarda Kilikia ismi verilen bu bölgeye yerleşen ilk insanların İ.Ö. 7000 yıllarında yani Prehistorik Çağda, Yumuktepe‘de yaşadıklarına baktım. Hani ilkokuldan beri tarih derslerinde gördüğümüz ilk çağ, bakır çağ, demir çağ,.. diye giden bir tarih anlatımı vardır ya; işte onların ne olduğuna kendi gözlerimle bir tepecik etrafında tanık oldum. Anlayacağınız yeni bir şehir sandığımız Mersin’i bizden çok önceleri keşfedip tadını çıkaranlar olmuş.

Mersin’i Gezerken Bilinmesi Gerekenler

Mersin’in ilk ismi Zephyrium olarak biliniyor. Ancak birçok yerde olduğu gibi Mersin’de de Antik Zephyrium kentine ait pek bir bulgu kalmamış. Şimdi kültür merkezi ve belediye binası arasında kalan bölgede olduğu varsayılan kent, büyük olasılıkla yeni şehrin bu yapılarının altında bir çok sırrını saklamaya devam ediyor.

Tarihi dökümanlarda kentler hakkında bilgi verilirken çok kullanılan bir klişe vardır; “Zamanla önemini yitiren kent…”  diye başlayan yazılarda olduğu gibi, Mersin’de çok eski dönemlerdeki önemini yitirerek 1800’lü yıllara kadar pek sesini çıkarmamış. Bu dönemden sonra başta tarım, denizcilik ve liman kenti olmasının avantajlarıyla yeniden önem kazanmaya başlamış.

Bunları kısaca anlatmamın sebebi, benim gördüğüm günümüzdeki Mersin’i anlatabilmek için bir takım konu başlıklarına yer açabilmek. Yoksa araştırıp birçok kaynaktan daha geniş olarak bu tarihi bilgilere ulaşabilirsiniz.

Mersin Nefis Bir Şehir

Mersin’i ilk gördüğümde geniş bir sahil yoluna sahip, deniz havasının ferahlık verdiği, her ne kadar kocaman kocaman binalar sahile paralel dizilse de onların verdiği beton etkisini yeşillikleri ile kapatan ve bu nedenle belki de beni yormayan, huzurlu bir şehir hissini aldım.

Mersin bir Akdeniz kenti olduğunu bağıra çağıra belli ediyor. Belli edemediği, belki şimdilik saklamak istediği ama her ne kadar saklamaya çalışsa da her yerden pıtırak gibi çıkan tarihin izleri, olağanüstü etkileyici hikayeleri, nefis lezzetleri ve doğal güzellikleri ile bunu başarması pek de mümkün gözükmüyor!

Sanırım bugüne kadar batısında bulunan turizmin merkezi olan ve kalabalıklara boğulan şehirler Mersin’in bugüne kadar saklanmasına yardımcı(!) olmuşlar. Bu sayede Mersin, hala tarihi gizemini ve bozulmamışlığını korumayı başarmış.

Şöyle bir Mersin haritasına baktığımda, kentin sahip olduğu uzun sahil şeridi boyunca aslında çok kısa bir sürede ne kadar azını gezebilmişim diye hayıflanmadım değil. kesfet.tv yazılarımı okuyanlar bilir. Özellikle tarihi izler taşıyan şehirlerde amaçsızca yürümeyi, o izlerin yanıbaşında oturup onları hissetmeyi, tatil yerleri kadar antik rotaları ve doğal güzellikler ile trekking parkurlarını deneyimlemeyi ve sonrasında da bunları yazıya, fotoğrafa dökmeyi severim. Bu nedenle içimde birşeyler bırakan Mersin’e en kısa zamanda yolumu tekrar düşürmeye çalışacağım.

Mersin’e daha giriş bile yapmadım. Sadece bir kaç laf edeyim dedim bu Akdenizli hakkında. Yoksa 321 kilometre boyunca Akdenize komşuluk yapan bu şehirde -dile kolay!- tam 391 tane arkeolojik sit alanı bulunuyor. Benim yolum önce Tarsus‘a, sonrasında Silifke’ye kadar uzadı. Gezilmesi ve görülmesi gereken yerlerini gezdim, en lezzetli yemeklerini tattım, en keyifli rüzgarlarını aldım ve çok şey gördüm..

Hele bir toplanın.. Mersin’de anlatacak daha çok şey var.