Beyaz geceler denildiğinde akıllara ilk olarak Rusya ve St.Petersburg geliyor. St.Petersburg kentinin olağanüstü güzelliği, Sovyetler Birliği dönemi bilinmezliğinden gelen mistik çekiciliği ile roman ve filmlere konu olmuş hikayeleri anlatılan St. Petersburg, beyaz gecelerin neredeyse simgesi olarak biliniyor.
Ancak benzer coğrafyada bulunan büyüleyici “Beyaz Geceler” sadece Petersburg ile sınırlı değil. Baltıkların incileri olarak betimlenen Riga, Tallinn, Vilnius ve Helsinki‘de neredeyse tüm gün güneşin batmadığı yaz günlerinin belki de en güzel, en keyifli ve en eğlenceli dönemi Haziran ayına denk geliyor.
İşte bu şehirlerin en güzel ve en dinginlerinden ama keyiflililerinden biri de Riga.
Riga’da Beyaz Geceler
Beyaz Geceler Baltık Başkentlerinde Geleneksel Hikayeler Dolu
Haziran ayında bütün Baltık ülkeleri birbirinden renkli eğlenceler ile yaşamın, bereketin ve doğanın büyüklüğünü, eşsizliğini kutluyor. Yaz dönümünün kutlandığı Midsummer Festivali de Haziran ayında gerçekleşiyor.
Özel ve toplu taşıma araçlarının sembol olan meşe ağacı dal ve yaprakları ile süslendiği, kimi yerlerde geleneksel kıyafetler giymiş halkın sokaklarda dolaştığı, meydanlarda ve parklarda şarkılar söyleyip dans ettiği çok keyifli günler bunlar.
Beyaz Geceler sırasında hareket ve eğlence sadece sokaklarda olmuyor. Evlerde özel yemekler hazırlanıp, aileler toplanıp partiler veriliyor. İş yerlerinde mesai sonrası keyifli anlar gerçekleştiriliyor.
Geleneksel ev yapımı peynir ve biralar ise bu günlerin sembol olmuş lezzetleri.
Baltık ülkelerinde özellikle kırsal kesimlerde Beyaz Geceler için çok daha etkileyici görüntüler ortaya çıkıyor.
Büyük şenlik ateşleri yakılıp, genç kızlar kır çiçeklerinden erkekler ise meşe ağacı dal ve yapraklarından taç, kolye gibi süsler yapıyor. Çocuklar, toplayanı görünmez yaptığına inanılan eğrelti otu bulmak için çevrede koşturuyor. Gerçekten çok eğlenceli ve renkli görüntüler sergileniyor.
En uzun gündüzün yaşandığı 21 Haziran bütün bir yıl boyunca hiç uyunmaması gereken gece olarak değerlendiriliyor.
Booking.com
Bütün bunları Avrupa‘da az sayıda bulunan ancak Baltık ülkelerinin hepsinde rastlayacağınız Etnografik Açık Hava Müzesi görevi gören eski kırsal yaşamın sergilendiği aslına uygun yapılmış köy evleri, kıyafetleri ve kiliseleri ile 18. yüzyıla gideceğiniz yerlerde yaşayabiliyorsunuz.
Letonya’nın Başkenti Riga’da Beyaz Geceler
Baltıklar’ın masalsı atmosferi uzun beyaz geceleri ayrı bir keyfe dönüştürüyor. Taşlarla kaplı sokaklarında dizili kafelerinde içeceğinizi yudumlarken nefis dingin bir şehir havası alabiliyorsunuz. Çünkü bu kentlerin nüfusları oldukça düşük ve trafik gibi dertleri neredeyse yok gibi.
Yüzölçümlerinin yarısından fazlası ormanlarla kaplı olan ve içinden nehirler geçen, kanallarla süslü bu yeşil şehirlerde gerçekten başka bir atmosfer yaşanıyor. Beyaz Geceler de işte bu nedenle buralarda çok daha farklı, çok daha keyifli.
Riga Baltıkların En Büyük Başkenti
Baltık Denizi‘nin doğu kıyısında bulunan 2,4 milyon nüfuslu Letonya‘nın başkenti Riga, 800 yıldan fazla olan tarihi içinde birçok ülkenin işgaline uğramış. Bu nedenle farklı kültürler çok etkilemiş Riga‘yı.
Bu kültürel etkiyle dünyada Art Nouveau akımının en çok görüldüğü eşsiz şehir mimarisi ile dikkat çekiyor. Kentin ortasından geçen Daugava Nehri, parkları, gece hayatı ile ziyaretçilerini oldukça tatmin eden bir modern ortaçağ şehri burası.
Riga yazısında daha detaylı değiniriz ancak ancak şehrin tarihi dokusununa tanık olunacak önemli yapılarından da bahsetmek gerekiyor.
St.Peter’s Kilisesi, Brotherhood of the Blackheads Evi, Dome Katedrali, Büyük ve Küçük Guildhalls, St. Jacob’s Kilisesi, Riga Kalesi, Özgürlük Heykeli bunlardan bazıları. St. Peter’s Kilisesi kulesinden Danguva Nehri’nin ikiye ayırdığı Riga’nın panoramik fotoğrafını çekmeyi unutmayın.
Baltıkların neredeyse simgesi haline gelmiş olan Dome Katedrali, Roma, Gotik, Barok ve Klasik stillerin adeta bir armonisi. 18. yüzyılda dünyanın en büyüğü olarak bilinen org da bu katedralde yer alıyor.
Özgürlük heykeli halkın bağışları ile yapılmış 42,7 metre uzunluğunda bir sembol. Letonyalılar için özgürlük ve vatanlarına olan sevgilerinin simgesi olan bu yapıta “Milda” ismini vermişler.
Heykelin en üstünde üç adet yıldız taşıyan bir kadın figürü bulunuyor. Bu yıldızların da birer anlamı bulunuyor tabii. Yıldızlar, Kurzeme, Vidzeme ve Latgale isimlerindeki üç ana bölgeyi sembolize ediyor.