Neden Endülüs gezisi? diye düşünmeye başladığım zamanlardan bir not iletiyorum; “Aklımda öylesine çok Avrupa kokan, ama Avrupa’nın farklı sahnelerini sergileyen ve benim seyahatlerime “his” katan noktalar var ki! Üstelik beni onlara adım adım ulaştırmak için yollara düşürecek olan onca sebep de kenarda dururken.”
Endülüs Gezisi Programı Nasıl Yapılır?
Avrupa‘nın farklı hissedildiği, bu hislere tarihin, coğrafi özelliklerin yanında geleneklerin ve bozulmamış görüntülerin katıldığı bir coğrafyaya seyahat etmek istediğinizde bir çok farklı rota çıkarabilir ve bunların içinde aradıklarınızı bulabileceğiniz çeşitli noktalar belirleyebilirsiniz.
Düşüncelerim arasında kalan, ama asla karanlık sayfalara hapsedemediğim “kaşiflerin yollara düştüğü topraklara doğru gitmek” fikrim, bir ülke veya birkaç şehir görmeyi dürtükleyen içgüdülerimin tamamen dışındaydı. Binbir zorluğa rağmen coğrafi keşiflerin planlarının ve hazırlıklarının yapılarak yola çıkıldığı bu toprakların büyüsünden mi bilinmez ama bu defa “farklıydı”
Planımı, İspanya’nın başkentine ulaşmak ve sonrasında Güney İspanya’ya inmek üzerine yaptım. Rotamı çizerken de, uzunca bir süredir aklımda olan her yere uğramayı ve bugün turistik yerler haline gelmiş olan, ancak geçmişin hatıralarının belirli dönemlerin acılarıyla yoğurduğu noktalardan geçmesine dikkat ettim.
Booking.com
Seyahat planlarının ötesinde, okuduğum romanların, anlatılan hikayelerin ve yaşanmış olan gerçek tarihin de rotada yer almasına çalıştım.
Bu toprakların tüm hikayelerinin geçtiği sahnelerde yer almak isteğim oldukça yoğun bir programa dönüşse de, benim için yollarda olmanın sebeplerinden biriydi bu!
Endülüs Gezisi Rotasını Nasıl Belirledim?
Yaptığım rotaya göre başlangıcım, hem ulaşım olanakları bakımından hem de rotanın devamı için oldukça uygun bir konumda olan Madrid’di.
Madrid’de klasik anlamda geçireceğim seyahat günlerinde, şehrin her noktasını gezip, yakın bir mesafede bulunan Toledo’ya da hızlı trenle gitmeyi planlarım arasına aldım. Madrid’de geçireceğim üç veya dört günün sonunda yine hızlı tren ile gitmeyi planladığım Cordoba‘yı ikinci ana durağım olarak belirledim.
Cordoba, bu yolculuğun sihirli anlarının başladığı yer anlamına geliyordu benim için.
Endülüs topraklarının ve az önce bahsettiğim o hikayelerin bir çoğunun ana sahnelerinden olan Cordoba’yı hissedebilmek için orada zaman geçirmek gerektiğini bildiğimden, rotanın devamına etki edecek konaklama gün sayısını da ilk olarak Cordoba için planladım.
Cordoba Granada ve Sevilla
Cordoba sonrasında İspanya’daki üçüncü, Endülüs’deki ikinci durağım olarak Granada’yı aldım planlarıma.
Granada belki de Endülüs’ün en önemli noktasıydı. Birçok şey için “son”, birçok şey içinde “başlangıç” şehriydi. Elhamra Sarayı‘nın ağırlığını da kattığımda Granada, rotanın kalbi gibi görünüyordu.
Cordoba’dan Granada’ya otobüs ile gitmeyi planladım. İki şehir arasında tren seferi olmasına rağmen yol planlaması nedeniyle yaklaşık olarak aynı sürede bir yolculuk yapacağımdan oldukça ucuz olanını seçmek benim tercihim oldu.
Granada’da kalacağım günler sırasında, aynı Madrid’de kalacağım günlere planladığım Toledo seyahati gibi, yakında bulunan Malaga’ya gitmeyi notlarım arasına aldım.
Granada günlerinden sonra yeni durak olarak Sevilla’yı belirledim. Rotaya, güney İspanya şehirlerinin arasında en büyük ve etkileyici bir yere sahip olan Sevilla’ya, Granada’dan bineceğim bir tren ekledim.
Sevilla’da, planlarımda bulunan diğer Endülüs şehirleri gibi kendi hikayesini anlatmak için beklediğinden, yolculuğumun en heyecan verici duraklarından olacağını sezmiştim.
Endülüs’ü yaşayıp hissederken İspanya seyahatime son vermek hiç işime gelmiyordu. Hem hikayeleri biraz aklımın köşe başlarında koşturmak istediğimden hem de biraz durulup, dinginleşip yerel halktan biriymiş gibi dolanmak arzum nedeniyle Sevilla’dan tekrar Madrid’e dönmeyi gezi kitabıma(!) ekledim.
İşte Bir Endülüs Seyahati Programı
Böylece kısaca Madrid – Toledo – Cordoba – Granada – Malaga – Sevilla – Madrid olarak bahsedebileceğim Endülüs gezisi yol planım oluşmuş oldu.
Toplamda 4 tren, 2 otobüs ve orta-uzun mesafeli iki uçak yolculuğu seyahat rotamın ara(!) ulaşım planı oldu. Çünkü Endülüs turu sırasında “ana” ulaşım aracı olarak yürümeyi seçtim. Saydığım bu noktaların belki de “hayatımın en fazla üst üste dinlenmeden yürüdüğüm günleri” olarak anılarımda olacağı giderken tahmin ettiğim bir konu değildi.
İşte bütün bunları düşünürken ve aklımdakileri birbiriyle yoğurup, yola çıkmak ve yolda olmak dürtümün üzerine eklerken, kendimi Türk Hava Yolları‘nın Madrid uçağında buldum.
Avrupa’ya kokusunu, tarihini veren, ama Avrupa’nın kalanının kokusunun kendisine sinmemesine uğraşır gibi bir hali olan İspanya topraklarına gitmek için, Türk Hava Yolları Madrid’e en fazla uçuşu olan havayolu. Ayrıca Pegasus Havayolları’nın da, Madrid’e belirli dönemlerde yoğun uçuşları bulunuyor.
Merhaba Madrid!
Bir uçak yolculuğunda koltuk ara mesafelerinin -hele ki dört saat üzerinde bir uçuş için- sıkıntılı sayılabilecek bir uçağa denk gelmem, benim için iyi bir başlangıç gibi görülmese de uçağın boş olması nedeniyle bu olumsuzluk pek bir sorun teşkil etmedi.
İyi bir uçuş sonrası Madrid havalimanı “Barajas” ya da yeni ve tam ismiyle “Adolfo Suarez Madrid – Barajas“ a inişimizi gerçekleştirdik.
Madrid kapalı bir hava ile karşıladı beni. Bir an, Madrid sonrası planladığım Güney İspanya – Endülüs rotam için yanıma aldığım kıyafetlerimin yazlık olmasından dolayı ufak bir tedirginlik yaşasam da, bu dakikadan sonra yapılabilecek pek bir şey olmadığından her zamanki gibi “şartlara uyum” sağlamayı seçtim.
İspanya’nın karakteristik bir özelliğini daha havalimanına indiğiniz an alıyorsunuz. Avrupa ülkelerinin bir çoğunda zorunlu kaldığınız pasaport polisleri ile yapılan “mülakatlar” burada çok daha rahat gerçekleşiyor.
Birçok uçağın aynı anda inmesine rağmen pasaport bankolarının kuyrukları uzamıyor ve gereksiz sorularla pek karşılaşmıyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti pasaportunu gören başka ülke görevlilerinin sordukları “Kaç gün kalacaksınız? Dönüş biletiniz? Niye geldiniz? Paranız var mı? Hatta, kredi kartlarınızı göreyim!” şeklindeki yaklaşımları sergilemeyen İspanyollar, ülkenin karakteristik bir özelliği olan “rahatlık” hissini hemen girişte hissettiriyorlar.
Endülüs’e Gitmeden..
Pasaport kontrolünden sonra valizimi alarak, bir hayli büyük olan Madrid Havalimanının, Türk Hava Yolları uçaklarının da kullandığı 1 numaralı terminalinin (T1) kapısına çıktım. Havalimanından Madrid şehir merkezine gitmek için daha önceden planladığım gibi, beni otelimin bulunduğu Sol Meydanı’na (Puerta del Sol) götürecek olan üzerinde kocaman “Express Aeropuerto” yazan sarı renkli otobüslerin durağına göz attım.
Çıktığım kapının hemen yanında bulunan durağın bu durak olduğunu görmek beni pek memnun etti!
Ekspres sefer yapan havaalanı otobüslerinin şehir içinde durduğu 3 duraktan otelime ve dolayısıyla Sol meydanına en yakın olan Plaza De Cibeles durağında indim. Plaza De Cibeles durağı, isminden de anlaşılabileceği gibi, Cibeles heykelinin bulunduğu meydan. Meydan, Madrid’in merkez noktalarından biri. Madrid’i turlarken buraya ayrıca yeniden geleceğimden, eşyalarımı bırakmak için kalacağım otele gitmek üzere yürümeye koyuldum.
Yaklaşık beş dakika içerisinde elimle koymuş gibi bulduğum otelime yerleşip biraz dinlendikten sonra Madrid’i keşfetmek üzere kentin sokaklarıyla buluştum. Neredeyse meydanda sayılabilecek olan kaldığım otelden direkt olarak “Güneşin Kapısı”na yani Sol Meydanı’na yürüdüm.
Heryerini dolaşmak, adımlamak ve havasını solumak istediğim İspanya’nın başkenti ve Endülüs olarak adlandırılan topraklarına bir “Merhaba” deme vaktiydi şu an benim için.
Puerta del Sol‘da yani “Güneşin Kapısı” nda kendini gösteren parıldayıp, ışıldayan bir güneşin altında bulunan kaldırıma oturdum. Elimde yorgunluk ve merhaba kahvemle..
Sahi Neden Endülüs gezisi? Siz de hiç düşündünüz mü?
yazmak,yaşamaktır…yaşayarak yazmaksa herkesin harcı değildir…yaşayan yazılarınızla karşılaşmak ise keyif vericiydi…”yaşattığınız”için teşekkürler…
Nuran güzel sözlerin için çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettin..
Eşimle 28 ocakta İspanya’dayız yazılarınızdan çok faydalandık
Çok memnun oldum. Umarım iyi bir seyahat yapar, kendi tespit ve yorumlarınızı burada paylaşırsınız.
Yolunuz açık olsun, selamlar..
Gezilerinizi ve yazılarınızı zevkle takip ediyorum. Özellikle İspanya seyahatinize imrendim 🙂 diyebilirim. Yazıları ve fotoğraflarıda merakla bekliyoruz. Eşimle birlikte endülüs planımız var. Siz yoldayken paylaştıklarınız işe bu planımız daha da heyecanlandırdı bizi. Endülüs detaylarıda gelir sanırım yakında. Teşekkürler selamlar.
Kemal bey yorumunuz için trşekkür ederim. Paylaşımların, yola ve yolculuğa dair izlenimlerin amacıda tam sizin bu bahsettiğiniz nedenler! Yazılar ve dahası gelecek! Sevgiler!